| Sen de Bryson ve Reed ile beraber listenin başınasın. | Open Subtitles | و أنتَ الأول في القائمة بالاضافة (إلى (ريد) و (برايسون. |
| Yani, Grace Bryson'ın ifadesine göre Dan Pinard kaybolduğunda o ve kocası yoga inzivasındalardı. | Open Subtitles | وفقا لأقوال (غرايس برايسون)، كانت هي وزوجها في خلوة لليوغا عندما إختفى (دان بينيارد) |
| Bayan Bryson, diş aletleri setiniz var mı? | Open Subtitles | سيدة (برايسون)، هل تملكين مجموعة من أدوات طب الأسنان؟ |
| Burada Bryson ailesi yaşarken rahatsız edici bir oyun anlayışı benimsemişler ve bizim alanımıza girmişlerdi. | Open Subtitles | عندما كانوا (برايسون) هنا كان عندهم مراجيح للعب تُطل علينا |
| - Neal, Josh Bryson'ı hatırlıyorsundur, ABD Savcı yardımcısı. | Open Subtitles | (نيل) ، انت تذكر (جوش برايسون) مساعد المدعي العام (جوش) |
| Bryson ne ortaya çıkardığımı soracak ne bulamadığımı değil. | Open Subtitles | برايسون) ، سيسأل ماذا وجدت وليس ما اخذته) |
| - Evet. Bryson'ı tehdit ettiğini itiraf ettiririz. | Open Subtitles | (نجعلها تعترف انها تقوم بإبتزاز (برايسون |
| Bryson'ı tehdit ettiği fotoğrafları işlevsiz kılmanın yolunu buldum. | Open Subtitles | (اعرف كيف يمكننا ابعاد صور ابتزاز (برايسون |
| Kabul edildi. Bay Bryson, ifade etmek istediğiniz meseleyi ifade ettiniz. | Open Subtitles | مقبول ، سيد (برايسون) لقد غطيت المعلومات الاساسية المطلوبة |
| Bryson, Woods duruşmasının yaklaştığını söyledi. | Open Subtitles | برايسون) ذكر ان محكمة (ودز) ستبدأ قريباً) |
| Kaptan Bryson, Andromache ile karaya yaklaşıyor. | Open Subtitles | القبطان (برايسون) وصل على متن سفينة الـ(أندروماش) |
| Eleanor, Kaptan Bryson veya gemisine karşı bir hamle yaparsan Guthrie Ticaret Şirketi'ni karşına almış olacaksın. | Open Subtitles | إن قمتِ بأي قرارات مضادة للقبطان( برايسون)أوسفينته.. ستكون هذه قرارات ضد شركة (غوثري) للتجارة |
| Kaptan Bryson, en büyük erzak gemimi idare ediyor. | Open Subtitles | القبطان (برايسون) يحظى بأكبر سفن إمداداتي |
| Ancak Bryson'ın silahlarını almak, oldukça çaba gerektiriyor. | Open Subtitles | الأمر يتطلب بعض الإقناع ليتخلى (برايسون) عن أسلحته |
| Peki ona ihanet edip de, Kaptan Bryson'ı tutuklama konusunda uyarmayacağınızdan nasıl emin olabiliyor? | Open Subtitles | وكيف تكن متأكدة أنك لن تخونها وتقول للقبطان (برايسون) بحقيقة اعتقالك. |
| Çünkü Bryson'ın, buradaki varlığımızı tasfiye edip beni Boston'a götürmekten başka çaresi kalmaz. | Open Subtitles | لأن (برايسون) لن يكن لديه أي خيار إلا فض شراكتنا هنا ويُعيدني لـ(بوسطن) لأنني فشلت |
| Kaptan Bryson şu an onları karaya indiriyor. | Open Subtitles | القبطان (برايسون) يفرغهم من سفينته ونحن نتحدث الآن |
| Kaptan Bryson'ın anlaşmayı kabul etmesini sağlamak için Bay Scott'ın bilgisi dışında bir plan yaptım. | Open Subtitles | لضمان قبول القبطان (برايسون)، وضعت خطة دون علم سيد (سكوت) |
| Kaptan Bryson'ın silahları boşaltacak zamanı olmadı ki. | Open Subtitles | لا يمكن أن القبطان (برايسون) فرّغ الحملوة بهذا الوقت. |
| Bryson'ın yerine koyarsan kendini, en mantıklı hareket bu olur. | Open Subtitles | لو كنت مكان (برايسون) فهذا هو المسار الذكي، |