| Cady gibi adamlarla ilişkisi olan... kızların fotoğraflarını göstereyim... ve emin olun, Bayan Taylor, mideniz bulanacaktır. | Open Subtitles | وسأريك صورا لفتيات اختلطوا برجال أمثال كيدى وسوف تصابين بالغثيان يآنسة تايلور |
| Papa bu dünyadaki en kutsal adam, ama aynı başka mağrur adamlar gibi etrafı... adi ve bayağı adamlarla çevrili. | Open Subtitles | إن البابا رجل شديد القداسة، لكنه ككثير من الشخصيات السامية، محاطُ برجال ذوي طابع أدنى شأنا |
| "Ama önce," diyorum, ..."Flint'in adamları sahilde mi bir bakalım." | Open Subtitles | ولكن قبل كل شيء علينا فحص الشاطئ قد يكون مليء برجال فلينت |
| Johnny'nin adamlarıyla ilgilen. | Open Subtitles | لم لا تهتم برجال جونى ؟ يبدون جائعون, جونى ؟ |
| O dadan çıkıyorsunuz ve erimiş kardan adamların oluşturduğu bir havuza geliyorsunuz. | Open Subtitles | أنت غادرت الغرفة ووجدت نفسك أمام حوض سباحة مليء برجال الثلج المنصهرين |
| Kutsal yerleri kirletip, saygısızlık eden vicdansızca öldüren bu adamlara nasıl güveneceğiz? | Open Subtitles | كيف نثق برجال مثلهم يقتلون بلا ضمير، مَن يدنسون ويلوثون أماكن مقدسة؟ |
| İyi erkeklerle evlenen kadınlar, onları adi heriflerle aldatır. | Open Subtitles | النساء اللواتي يحظين برجال جيدين دائما ما يقومون بخيانتهم مع الحثالة |
| FBI'ın içinde iş adamlarını, politikacıları ve yabancı devlet adamlarını kontrol eden biri var. | Open Subtitles | يمكنه التحكم برجال أعمال، سياسيين ومسؤولين أجانب. |
| Ve buna devem edersen, senin gibi zeki adamlarla dolu bir hücrede yaşayacaksın. | Open Subtitles | واذا واصلت البحث، ستذهب الى مكان مليء برجال أذكياء مثلك تماماً |
| Herkes gözlerini açık tutsun. Bu yer kötü adamlarla dolu olabilir. | Open Subtitles | الجميع، عليكم فتح أعينكم، هذا المكان ممكن أن يكون مزدحم برجال أشرار |
| Gidin ve çalışanlarıma genellikle ellerinde ateşli silahlar taşıyan 150 kiloluk adamları kontrol etmek nasıl bir şey anlatın, tamam mı? | Open Subtitles | معنى التحكم برجال يزنون 175 كلغ مسلحين عادة |
| Bak, her tarafım Babamın adamları tarafından çevriliydi Çocukluğumdan beri tanıdığım insanlar | Open Subtitles | إسمع، كُنتُ مُحاط برجال والدي، أناس أعرفهم منذ كنتُ ولد |
| Gidin ve çalışanlarıma genellikle ellerinde ateşli silahlar taşıyan 150 kiloluk adamları kontrol etmek nasıl bir şey anlatın, tamam mı? | Open Subtitles | معنى التحكم برجال يزنون 175 كلغ مسلحين عادة |
| Şimdilik boş ama yakında tamamı sarhoş Japon iş adamlarıyla dolu olacak. | Open Subtitles | ولكن عمّا قريب ستكون ممتلئة برجال الأعمال اليابانيين السكارى |
| Yeni adamlarıyla çıktı. | Open Subtitles | سينقل شيئا ما بالاستعانة برجال جدد. |
| O dadan çıkıyorsunuz ve erimiş kardan adamların oluşturduğu bir havuza geliyorsunuz. | Open Subtitles | أنت غادرت الغرفة ووجدت نفسك أمام حوض سباحة مليء برجال الثلج المنصهرين |
| Nasıl bir kadın yattığı adamların adreslerini saklar ki? | Open Subtitles | أي زوجة تحتفظ بدفتر عناوين مليء برجال أقامت معهم علاقـة ؟ |
| Cehennem olmayabilir, ama bazı kötü adamlara rastlayacaksın. | Open Subtitles | قد لا يكون الجحيم، لكنك ستلتقي برجال أشرار |
| Ve bütün gün sadece erkeklerle olmak çok zordu. | Open Subtitles | لقد كانت الامور صعبة لأني كنت محاطاً برجال كثر, طوال اليوم. |
| Filleri büyük avcılar yakalar, bizim gibi adamlar değil. | Open Subtitles | صيّادو اللعبة الكبيرة يترقّبون ، حقيبة الفيلة ليسوا برجال مثلنـا |
| Renard'ın adamlarını bırakın kuşları korkutmaya yetecek barut ve mermi yok. | Open Subtitles | لا بارود كافي أو طلقات لإرهاب الطيور, فما بالك برجال "رونار". |
| Onlara, polisi çağırmalarını ve buraya göndermelerini söylemeni istiyorum. | Open Subtitles | واطلبا منهم الاتّصال برجال الشرطة وإرسالهم إلى هنا |
| Nasıl yaparız bilmiyorum. Burası polis kaynıyor. | Open Subtitles | أعتقد لا يمكننا فعل ذلك فالمكان يعج برجال الشرطة |
| Gün boyunca, etrafımda benim yaşımda erkekler var ve toplum onlardan tek bir şey bekliyor. | TED | وعند منتصف النهار، في الحقيقة أكون محاطة برجال من سني، والمجتمع يريد منهم شيئا واحدا. |