| Kendimi Çin yemeği ile doldurduğumda kötü hissederim, ama yine de sağlıklıyımdır. | Open Subtitles | احشو نفسي بطعام صيني سوف اشعر بالسوء اعرف ان في صحة جيدة |
| Umarım siz ve genç hanımefendi yemeği beğenmişsinizdir. | Open Subtitles | آمل أن تكون والشابة قد استمتعا بطعام العشاء. |
| Sıvı değil. Katı değil. yiyecek değil. | Open Subtitles | هي ليست سائله , هي ليست صلبه هي ليست بطعام |
| Bebek maması da denir. Aslında bebek mamasıdır. | Open Subtitles | إنهم مشهورون بطعام الصغار وليس طعام اﻷطفال |
| Bunlar kardeşin Joanie'nin domatesleri yani teknik olarak, Joanie'nin yemeğiyle oynuyorum. | Open Subtitles | إنها طماطم أختك لذا تقنياً إنني ألعب بطعام أختك |
| Tatlıydı, kibardı, sorumluluk sahibiydi, bir işi vardı evime Hint yemekleri gönderdi... hatta ondan ne kadar çok Hint yemeği istediğimi farketmeden bile önce gönderirdi. | Open Subtitles | لطيف وقد المسؤوليه ولديه وظيفه يأتي لي بطعام هندي الى المنزل قبل أن أعلم أني سأشتهي طعام هندي |
| Tamam. Hepsi kokmuş yeni Tai yemeği. | Open Subtitles | حسناً ، إنها مليئة بطعام تايلندي من ماركة جديدة ذو رائحة نتنة |
| İçinizi pek rahatlatmayacak ama en azından etrafımız Çin yemeği kaynıyor. | Open Subtitles | على الاقل , انا أعلم أن هذه ليست تعزية ولكن كما يبدو أننا الان محاطون بطعام صيني |
| Oradan Tayland yemeği yiyip işleyişi kontrol etmek için dairene uğrayabiliriz. | Open Subtitles | أجل، يمكننا أن نأتي بطعام تايلاندي بالقرب من شقتكِ ثم نمر بها لنرى سير التصليحات |
| - Haritayı aldın, yiyecek alamadın. | Open Subtitles | أبقيتَ الخريطةَ، لَكن الم يكن بإمْكانكِ الاحتفاظ بطعام اكثر؟ |
| Standardın altında yiyecek satmaya utanmıyor musunuz? | Open Subtitles | ألست خجولا بأن تقدم اعجابك بطعام دون المستوى؟ |
| Amcam işten çıkarıldı ve keçisi çok açtı parayı keçiye yiyecek için harcadım. | Open Subtitles | عمي خسر عمله ..و عنزته كانت ستجوع, لذا لقد قضيتها بطعام للعنز |
| Buraya dönmek zorunda kalırsam bana yalan söylediysen, masajla götünü köpek maması yaparım. | Open Subtitles | الآن, ان كان علي العوده هنا.. ان اكتشفت انك تعبث معي, سأقوم بحقن مؤخرتك بطعام الكلاب. |
| Bir bal kabağı gibi şişmiş bir kafan ve kedi maması gibi kokan bir ağzın olduğu için şimdiye kadar hiçbir kadın tarafından dokunulmamış olmak koyuyordur. | Open Subtitles | لا بد أنه مضني عدم لمس امرأة في حياتك بسبب وجهك المنتفخ وأنفاسك الشبيهة بطعام القطط |
| Pek teselli değil biliyorum ama en azından görünüşe göre etrafımız Çin yemeğiyle sarılı şu an. | Open Subtitles | أقلّه وأعلم أن هذه ليست تعزية كافية لكن جليًّا أننا الآن محاطون بطعام صينيّ، صحيح؟ |
| Böylece şimdiki gibi yemekleri daha sık yeriz. | Open Subtitles | لذا يمكننا ان نحضى بطعام حقيقي من الآن |
| Ev yapımı olmayan yemekle parti yapacaksan böyle yapacaksın. | Open Subtitles | لو لزم إقامة حفلة بطعام جاهز من المتجر فهكذا يجب أن تكون |
| Hayır. İlk Şölen'i sen ve Annabeth tedarik etmeyeceksiniz. | Open Subtitles | لا , انت وأنابيث لن تتعهدا بطعام العيد الأول |
| Annen viskiyi biberonuna mı koymuştu yoksa verdiği köpek mamasına mı karıştırdı? | Open Subtitles | أكانت أمك تضع لك الويسكي في زجاجة الرضاعة. أم كانت تمزجه بطعام الكلاب الذي كانت تطعمك به؟ |
| Ama çocukları pirinci bırakıp hayvansal gıdalarla, süt ürünleri ve etle değiştirdiler. | Open Subtitles | إلّا أن الأطفال توقّفوا عن تناول الأرز و استبدلوه بطعام حيواني المصدر، |
| Madem arkadaşlara edilen ihanetlerden açtık konuyu Sheldon'ın, Leonard'ın yemeklerine öğüttüğü böcekleri kattığı zamana ne demeli? | Open Subtitles | وبما أننا نتكلم عن خيانتنا لأصدقائنا ماذا عن الشهر الذي امضاه (شيلدون) يطحن الحشرات (ويخلطها بطعام (لينورد |
| Annenin bu ev yemekleriyle büyüdüğün için çok şanslısın. | Open Subtitles | كم كنتِ سعيدة أن تنمو بطعام أمّك المنزليّ. |
| Karnaval yiyecekleriyle intihar etmenin dışında? | Open Subtitles | بالإضافة إلى الانتحار بطعام كارني |