| sipariş verdim. | Open Subtitles | ذلك الولد أخطئ بطلبه حسناً ؟ يقصد عامل المطعم |
| Eczane bir hastanın serum seftriakzon dozu için arayıp senin sipariş ettiğini söyledi. | Open Subtitles | قسم الأدوية إتصل للتأكد من محلول وريدي لمريض قالوا بأنكِ قمتِ بطلبه |
| (Gülüşmeler) Dedi ki: "Sayın Veitch, sipariş verdiğiniz hiçbir şeyden sorumlu değilim." | TED | قال:" سيد فيتش ، نحن غير مسؤولين عن أي شيء قد قمت بطلبه" |
| Ünlü radyo sunucusu ve bir zamanların en büyük sihirbazı Ethan Mascarenhas Goa Yüksek Mahkemesine ötanazi talebiyle başvuruda bulunarak herkesi şoke etti." | Open Subtitles | فارس المذياع الشهير و أفضل ساحر في وقته (السيد (إيثان ماسكريناس "قدَّم التماسًا لدى المحكمة العليا بـ"غوا "صدم به الجميع بطلبه تطبيق الـ"يوثانيجيا |
| Ünlü radyo sunucusu ve bir zamanların en büyük sihirbazı Ethan Mascarenhas Goa Yüksek Mahkemesine ötanazi talebiyle başvuruda bulunarak herkesi şoke etti." | Open Subtitles | فارس المذياع الشهير و أفضل ساحر في وقته (السيد (إيثان ماسكريناس "قدَّم التماسًا لدى المحكمة العليا بـ"غوا "صدم به الجميع بطلبه تطبيق الـ"يوثانيجيا |
| sipariş edilmiş. | Open Subtitles | إنه ليس موجوداً. لقد قــُمنا بطلبه. |
| Bu Norveç somonu. Bi arkadaşımız sipariş ediyor. | Open Subtitles | هذا سلمون نرويجي، صديقنا قام بطلبه.. |
| Çünkü bunu sipariş eden NAHaş alır. | Open Subtitles | لأن من قام بطلبه لن يحصل على خبز النان |
| 50'lerden sipariş verdim. | Open Subtitles | لا أنه طلاء فقط 50s قمت بطلبه من |
| Adamlarımız benim için de sipariş verdi. | Open Subtitles | لقد قمت بطلبه. |