| Özellikle benim mahkememde. Ya beni yalnız bırak ya da Billy'nin seni o golf arabasıyla bırakmasını sağlarım. | Open Subtitles | اتركني و شأني و الا سأجعل بيلي يدهسك بعربة الجولف |
| 10 ayak. Bob Hope bunu golf arabasıyla bile atlar. | Open Subtitles | كايل انها 10 اقدام يمكن أن تقفزها بعربة جولف |
| Sanki daha önce hiç kimse tatlı arabasını devirmemiş gibi konuşuyor. | Open Subtitles | و كأنّها المرّة الأولى الّتي يصطدم فيها أحدٌ بعربة نقل المُحلّيات |
| Şuradaki heykel, mesela, ...Mycenaealı kahraman, Pelops, ...kanatlı arabasında savaşan, gürültülü şimşekler atan. | Open Subtitles | يجب ان يكون البطل المايسيني بيلوبس الذى قاتل بعربة مجنحة وكان يقذف الصواعق منها |
| Siyam ikizlerinin el arabası alıp, büyük olanın, küçük olanı... alışveriş merkezine götürebilmesiyle ilgili haberi yaptığında, onu baş haberci yapmışlardı. | Open Subtitles | لقد غطى قصة التوأمين السيامييين عندما اتو بعربة صغيرة لكي يتسنى للكبير ان يأخذ أخاه الصغير للسوق ووضعوه في محط الاهتمام |
| Tuğla yüklü bir araba King sokağında devrildi, bir domuzu el arabasına bağlayıp yükü ters tarafa çektiler. | Open Subtitles | عربة من الطوب نزلت أسفل طريق الملك و إصدمت بعربة حيوانات متجهة للإتجاه المعاكس |
| vagon şakamı hatırlattı. | Open Subtitles | أنه يذكرني بي المزحة الخاصة بعربة القطار |
| Ravenite'in dışarısındaki bir minibüste aylarca gözetleme yaptım. | Open Subtitles | قبعت بعربة المراقبة خارج (رافنايت) لأشهر |
| Çocuklarım travmatik. Onları el arabasıyla gezdiriyorum. | Open Subtitles | إنهم منزعجون جداً وسأصطحبهم في نزهة بعربة الأطفال الخاصة بهم |
| Svein yıllar sonra bir likör dükkanında bir bebek arabasıyla görüldü. | Open Subtitles | وشوهد سيفن بعد مضي عده سنوات يقوم بالبيع في محل مشروبات كحولية ويدفع بعربة طفل رضيع |
| Kurbanlara göre, kadın fail, ince askılı bluzunu dikkat dağıtmak için kullanıyor, bıyıklı suç ortağı ise alışveriş arabasıyla sıvışıyor. | Open Subtitles | ألهتهم المجرمة بارتدائها ثياباً خفيفة رقيقة فيما فرّ شريكها ذو الشارب بعربة التسوّق |
| Silahını, bir el arabasıyla takas etmiş olan büyük savaşçı | Open Subtitles | المحارب الشجاع الذي أستبدل بندقيته بعربة يدّ |
| Siniri geçtikten sonra, çok eğlenmişti şimdi ise alışveriş arabasıyla sürüklenmeyi çok seviyor. | Open Subtitles | عندما توقفت عن الانفجار بالبكاء كانت تستمتع بالهواء من جر العربة والآن هي تحب ان تسحب بعربة التسوق |
| Daha dövmedi. Bebek arabasını o sırada gezintiye çıkarır. | Open Subtitles | لم تكن موجودة خرجت بعربة الطفل لأخذ جولة عندما |
| Çünkü sizden kaçış arabasını hazırda tutmanıza ihtiyacım olabilir. | Open Subtitles | لأنني ربما أحتاج لأن تكونا مستعدين بعربة هروب |
| Hayır,bu barikat bir golf arabasını bile tutamaz | Open Subtitles | لا , هذا الحاجز لا يمكنه الإحتفاظ حتى بعربة الجولف |
| Chung Lee'nin yerine son gelen, Yazarımız Kenneth Cosgrove'u bebek arabasında, evine kadar götürür. | Open Subtitles | آخر من يصل إلى مطعم تشاملي سيتحصّل على تحكمه بـ كينيث كوزجروف مؤلّف تم نشر كتبه, وسيصله إلى منزله بعربة طفل |
| Anlaşılan bakır çalmaya gelmişler. Şuradaki el arabasında bir yığın bulduk. | Open Subtitles | يبدو أنهم قدموا لسرقة النحاس وجدنا كومة منه بعربة هناك |
| At arabası ve bir tüfekle, burada bir evim olabilir! | Open Subtitles | بعربة و بندقية جيدة ، يمكن أن يكون لي بيت هنا |
| Hepsi böyle işte. Ayrıca, Fiyatını Bil Bakalım'a katılıp kumsal arabası kazandım. | Open Subtitles | كما أنني اشتركت في برنامج " السعر صحيح " وفزت بعربة شاطئ |
| Seni bebek arabasına koyduğumdan beri, sana hep kalp kırıcı derlerdi. | Open Subtitles | لقد كانوا يطلقون عليكِ دائماً : حسرة للقلب منذ أن قمت بوضعكِ بعربة أطفال |
| Bizi kömür arabasına bindirene kadar sorularını bana sormasını söyleyebilirsin. | Open Subtitles | حسنٌ, بإمكانك إخباره أنيقابلني.. بنفس شعور الاستياء هذا عندما يقلنا بعربة المنجم |
| Atlı bir adam vagon çekiyor. | Open Subtitles | هناك رجل بعربة ذات حصان. |
| Ravenite'in dışındaki bir minibüste aylarca gözetleme yaptım. | Open Subtitles | قبعت بعربة المراقبة خارج (رافنايت) لأشهر |
| Kömür kamyonunun öldürdüğü... | Open Subtitles | قتلت بعربة الفحم؟ ... |