| Biz Tardis'e atlayıp, gezegen çapında bir tarama başlatacağım, sonra birlikte şarkı söyleriz. | Open Subtitles | سنعود إلى التارديس سأقوم بتحليل على امتداد للكوكب ثم سنقوم بغناء أغنية جماعية |
| Sonra babamıza onu ne kadar sevdiğimizi anlatan şarkı söyledik. | Open Subtitles | وبعدها قمنا بغناء أغنية سخيفة لأبي عن مدى حبّنا له |
| O dilenci aniden tuhaf bir şekilde şarkı söylemeye başladı. | Open Subtitles | هذا الشحاذ بدأ بغناء أغاني غريبة فجأة أليس كذلك؟ |
| Irkçı Disney karakterlerinin ortaya fırlayıp, sulak yerlerde yaşamak üzerine şarkı söylemeye başlamalarını bekliyorum. | Open Subtitles | لا أزال أترقب شخصيات ديزني المتحركة لتطفوا على السطح و تبدأ بغناء أغنية عن العيش على ضفة النهر |
| Ebeveynler Günü sonunda da kamp şarkısını söylemiyoruz? | Open Subtitles | وننهي يوم الاباء بغناء أغنية المعسكر ؟ واحد ، إثنان ، ثلاثة |
| Belki de gürültüyü şarkı söyleyerek bastırabiliriz. | Open Subtitles | أجل، أسمعه أيضاً، ربّما يمكنّنا أن نغطي على الصوت بغناء أغنية مرحة |
| Eğer birisi bana bu şarkıyı devam ettirmemi söylese yaparım, evet, devam ederim. | Open Subtitles | لو طلب مني أحد أن استمر بغناء تلك الأغنية، فبإمكاني الاستمرار بذلك |
| Şu alkol oranlarını şarkıyla söyleyiveren sürücülere bayılıyorum. | Open Subtitles | أحب الوضع عندما يقوم الثمالى بغناء ألحانهم الخاصة بالسُكْر |
| Madem kalıyorum, bir şarkı daha söyleyelim mi? | Open Subtitles | حسناً، بمّ أنني سأبقى، فما رأبكم بغناء أغنية أخرى؟ |
| Yetişkin bir erkeğin küçük bir kızın gözünden şarkı söylemesi garip. | Open Subtitles | يبدو غريباً أن رجل كبير في السن يقوم بغناء أغنية موجهه من طفلة |
| Sonra bu konuda konuşmayı kestik ve bana bir şarkı söyledi. | Open Subtitles | ثم قام بغناء أغنية لنتوقف عن الحديث في الموضوع |
| Eminim sana birkaç dakika müsaade ederler o yüzden dışarı gel ve benimle konuş yoksa bağıra bağıra Ethel Merman söylemeye başlarım. | Open Subtitles | انا واثقة ان بأمكانهم الاستغناء عنك لدقائق قليلة لذا تعالى للتحدث معى او سأبدأ بغناء ايثيل مارمن |
| Bu akşam Noel ilahisi söylemeye geliyor musun? | Open Subtitles | هل هناك اهتمام بغناء ترنيمة العيد الليله |
| Tali Puccini söylemeye alışıktı, babamın gözleri yaşla dolsa bile devam ederdi. | Open Subtitles | تالى اعتادت أن تقوم بغناء بوتشينى حتى والدى اعتاد أن تمتلئ أعينه بالدموع |
| İyiydi. İyiydi ama şu siyah saçlı kız dün gece Captain Tennille şarkısını söylediği zaman ağzım açık kaldı. | Open Subtitles | انه جيد انه جيد لكن تلك الفتاة ذات الشعر الاسود عندما قامت بغناء تلك الاغنية البارحة |
| Ben seçimimi yaptım. şarkısını bile söyledim. | Open Subtitles | لقد قمت باتخاذ قراري وقمت بغناء أغنية كاملة عنه |
| Sıcak akçaağaç şurubu çorbası. Bayramın sonunda da, Burt, o güne özel bestelediği şarkısını söylerdi. | Open Subtitles | حساء حار من شراب القيقب وننهي المناسبة بغناء برت |
| Önce işe birkaç şarkı söyleyerek başlayalım, ha? | Open Subtitles | سوف نبدأ.. سوف نبدأ بغناء بعض الأغاني |
| Mesela, dolaşım sistemini, Nickelback* söyleyerek hatırlıyorum. | Open Subtitles | حسنا،اتذكر نطام الدورة الدموية بغناء اغنية"نيكل باك" |
| Ben de seni "Girls Just Wanna Have Fun" şarkısının yavaş halini söyleyerek sakinleştirmiştim. | Open Subtitles | بغناء تلك الاغنيه البطيئه " الفتيات يريدن المتعه فقط " |
| Şimdi de Michael'ın kızı Agnes onun en sevdiği şarkıyı söyleyecek. | Open Subtitles | "و الآن ستقوم "آغنيس" ابنة السيد "مايكل بغناء الأغنية المفضلة له |
| - Doğru. Gerçi yine şarkıyla dışarı çekmeye çalışabiliriz. | Open Subtitles | وأيضا، بإمكاننا أن نخفف من الأمر بغناء أغنية |