| Yaşlıydı ve torunun ona iğrenç demesinden ... dolayı şoktaydı, ben öldürdüm. | Open Subtitles | ...لقد كانت كبيرة وصدمتها من أن حفيدها يخبرها أنها بغيضة قد قتلها |
| Sana yardım etmeye çalıştım, sense kardeşinden faydalanan, en iyi arkadaşını eken, iğrenç, bencil bir salağa dönüştün! | Open Subtitles | ولكن تحول إلى هزة أنانية بغيضة إستغل أخته وترك صديقه المفضل يا رجل لقد إنتهينا |
| Sen kimsin ki oturduğun yerden hakkımda çirkin yargılarda bulunuyorsun? | Open Subtitles | من تكون لتتدخّل في شؤوني وتقوم بإصدار أحكام بغيضة حيالي؟ |
| Biliyorum biraz sevimsiz biri ama o kadar da kötü değil. | Open Subtitles | أنظري، أعلم بأنّها بغيضة لكن، تعرفين، أنها ليست بذلك السوء |
| Bence bu yüzden sana böyle berbat davrandım. | Open Subtitles | اعتقد انى لهذا اصبحت بغيضة جدا بالنسبة لكى |
| Ne yazık ki, bazen hayat kurtarmak için hoş olmayan şeyler yapmak zorundasın. | Open Subtitles | نضطر أحيانًا إلى القيام بأعمال بغيضة لإنقاذ الآخرين |
| Ahlakımın kusursuz olduğunu biliyorsun hatta bu, sana bir bebek hediyesi vermek için nahoş yerlere gelmek demek olsa bile. | Open Subtitles | انتي تعرفين كم انا مهذبة حتى لو كان هذا يعني ان اعبر عبر مناطق بغيضة لاحضر هدية للمولود الجديد |
| Sizler bazı kaba sözler söylediniz. | Open Subtitles | الآن انتم يا رفاق قد قلتم أشياء بغيضة للغاية |
| Birinin başka birine nefret dolu tweetler atması ve bunun çoğunlukla sanatçılar hakkında olması hiç adil değil. | Open Subtitles | ليس من العادل بأن يقوم أي شخص بإرسال تويته بغيضة لأي شخص و تصل للفنانيين |
| Sanki iğrenç bir aynaya bakıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | يبدو الأمر كالنظر إلى مرآة بغيضة صغيرة أليس كذلك ؟ |
| Bu çok iğrenç bir fikir ama senin pozisyonundaki bir kişi bunu düşünmek zorunda sanırım. | Open Subtitles | حسناً , هذه فكرة بغيضة لكن أظن بأنّ رجلاً بموقعك عليه التفكير بذلك الأمر |
| Bu iğrenç bir kelime ve götverenleri incitebilir. | Open Subtitles | هذه كلمة بغيضة و هي غير حساسة لنطح القراصنة. |
| Onu görenlerden sadece... birkaç kişi hayatta, ve anlatıkları çok iğrenç şeyler. | Open Subtitles | و القلّة الذي رأوه و نجوا يقولون عنه أموراً بغيضة |
| Sendikanızın takındığı saldırganca tavır çok çirkin. | Open Subtitles | اللهجة العدائية التي اعتمدها إتحادك بغيضة |
| Bu videocu heriflerin çirkin bağlantıları var. | Open Subtitles | لان فتيان الفيديو هؤلاء لديهم اتصالات بغيضة غير اخلاقية بالمرة |
| Bu gerçekler ben sıkıcı veya sevimsiz olduğum için gözarda edilemez veya reddedilemez. | Open Subtitles | هذه الحقائق لا يمكن تجاهلها أو رفضها لأنك تظن بانني مملة أو بغيضة. لأنني لا قيمة لي |
| O kadar berbat biri olduğum için mi o pasaklı kadına gidiyorsun? | Open Subtitles | هل أنا بغيضة لتهرب منّي و تذهب لتلك المرأة الرديئة ؟ |
| Bazı görevlerin hiç hoş olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | إنظري، أعلم أن هذه المهمة بغيضة لكن فى بعض الأحيان علينا القيام بها |
| Birbirimize kızdığımızda Paris Review dergisine nahoş mektuplar göndeririz. | Open Subtitles | نكتب رسائل بغيضة حين نغضب من بعضنا البعض |
| Sizler bazı kaba sözler söylediniz. | Open Subtitles | الآن انتم يا رفاق قد قلتم أشياء بغيضة للغاية |
| ve neden bu kadar nefret dolu olduğunu anlamıyorum. | Open Subtitles | ولا أعلم لما عليكي أن تكوني بغيضة |
| Birden bire sırada bekleyen müşterinin parlak turuncu saçlı... korkunç çirkin bir kadın olduğunu fark ediyorum. | Open Subtitles | أُلاحظُ فجأة بأنّ الزبونَ القادمَ فظيعِ إمرأة بغيضة شَعرِها برتقاليِ فاقع |
| Hayır, "hayır" kelimesini hızlı söylemek için mücadele ettiğini düşünüyorum çünkü bilinçaltın bu fikri tiksindirici buluyor. | Open Subtitles | لا , أظن انك تقاتل الحاجة لقول لا بصوت عال لأن اللاوعي لديك يجد تلك الفكرة بغيضة |
| Tanrım, kusurlarımı gösterim, beni itici bulmanı sağlamalıydım. | Open Subtitles | مثالي. الله، أنا لا بدَّ وأنْ أردتُك أَنْ تَرى عيوبي وتَجِدُني بغيضة. |
| Güven bana, Helena ucubeyse ben daha da beterim. | Open Subtitles | ثقي بي، إن كانت (هيلينا) بغيضة فأنا أسوأ منها |
| Üstelik, çok kötü bir oyuncusunuz. İyi günler bayım. | Open Subtitles | ,و أيضاً أنت تلعب لعبة بغيضة فى الهويست طاب يومك, سيدى |