"بقضاء الوقت" - Traduction Arabe en Turc

• vakit geçirmek
• vakit geçirmeye
• zaman geçirmek
• vakit geçirmekten
• zaman geçirmekten

Biliyorsun benimle pek vakit geçirmek istemiyor.
قبل أن تدرك ، فلن يكون لديه إهتمام بقضاء الوقت معي مطلقاً

Seninle vakit geçirmek gerçekten çok keyifliydi, ve ben bu kadar keyfi hak etmiyorum.
لا ، لا انه مجرد أنا حقا أتمتع بقضاء الوقت معك وأنا لا أستحق الكثير من المتعه

Daha fazla vakit geçirmeye başlayıp neler olacağını görsek ya
اريد أن أعرف ما سيحدث لو بدأنا بقضاء الوقت معاَ

Birlikte vakit geçirmeye başladık ve beni ormana götürdü.
بدأنا بقضاء الوقت معاً وأخذني للغابه

Seninle zaman geçirmek istemiyorum derken saçmaladığını biliyordum.
أعلم حقّ المعرفة أنكِ كنتِ مليئة بالهراء عندما قلتِ.. أنكِ لا تهتمّي بقضاء الوقت معي، لكن كي أكون صريحاً..

Bir keresinde de ailemle vakit geçirmekten hoşlanıyorum demiştim.
ذات مرة أخبرت امرأة بأني أستمتع بقضاء الوقت مع عائلتي.

Sen ve arkadaşlarınla zaman geçirmekten çok zevk aldım.
أنا مستمتع بقضاء الوقت معكِ أنتِ و أصدقائِك

Kilisede benimle vakit geçirmek istediğini söyleyen bir adam var.
هناك رجل في الكنيسة و الذي عبّر عن اهتمامه بقضاء الوقت معي اجتماعياً

Önemli olan hediye değil, arkadaşlarınız ve ailenizle vakit geçirmek.
وهذا لا يتعلق بالهدايا هذا يتعلق بقضاء الوقت مع اصدقاء وعائلتك

Onunla vakit geçirmek hoşuma gitti, ama benim sosyal hayata vaktim yok.
ولقد تمتعت بقضاء الوقت معه ولكن بسبب وظيفتي أنا ليس لديّ الوقت لكثير من الحياة الإجتماعية

Babanla vakit geçirmek istedin diye kendini kötü hissettirdiğim için gerçekten özür dilerim.
أعتذر بشدة لأنني جعلتك تشعرين بالأسى حيال رغبتك بقضاء الوقت مع والدك

Evet. Seninle vakit geçirmek oldukça güzeldi.
نعم , أنا حقاً أستمتعت بقضاء الوقت معكِ

Evet, ama seninle vakit geçirmek hoşuma gidiyor.
أجل، لكني أستمتع بقضاء الوقت معك

Onunla vakit geçirmeye hakkın var.
لديك الحق بقضاء الوقت معها

Oğlun Bay Maker'la ne zaman vakit geçirmeye başladı?
متى بدأ إبنك أول مرّة بقضاء الوقت مع السيّد (مايكر)ِ ؟

Artık çocuklarıyla zaman geçirmek istediğini söyledi.
قال أنه يريد أن يبدأ بقضاء الوقت مع الأطفال من حين لآخر

Marcus, öyle bir zaman gelecek ki kadın milleti ile zaman geçirmek hoşuna gidecek.
ماركوس, سيحين الوقت عِندما ستُرحب بقضاء الوقت مع عددٍ من الجِنس الناعم

Tekrar ailemle zaman geçirmek mükemmeldi.
سررت بقضاء الوقت مع عائلتي مجدداً

Eun, Hae Soo ile vakit geçirmekten hoşlandığından yaş gününde böyle bir armağan verdim ona.
،يون يستمتعُ بقضاء الوقت معَ هاي سو، لذلك لقد سمحتُ .بذلك كهديّة لهُ

Evet, ıssız bir adada birlikte vakit geçirmekten hoşlanacak iki iyi arkadaşmışız, ...gibi geliyor kulağa.
نعم ، يبدو وكأنه نحن اصدقاء جيدون الذين يستمتعون بقضاء الوقت في الجزيرة الصحراوية - كلا يا راجـا -

Baba, seninle vakit geçirmekten gerçekten büyük keyif aldım.
أبي ، لقد استمتعت حقاً بقضاء الوقت معك

- Seninle zaman geçirmekten keyif alıyorum.
أستمتع بقضاء الوقت معك وأنا أستمتع بقضاء الوقت معكِ

Bak, George seninle zaman geçirmekten çok mutluyum ama bunun devam edeceğinden emin değilim.
اسمع يا جورج... أنا مستمتعة جداً بقضاء الوقت معك ولكن لست متأكدة بأن علاقتنا ستنجح.