| Seninle ilgilendiğim için Henry ve öbür çocuklardan daha geride kalıyorum. | Open Subtitles | أنّي بعيداً جداً عن الرفاق الذين .سبقونا من أجل الأعتناء بك |
| Seninle gurur duymamın benim için neler ifade ettiğini biliyor musun? | Open Subtitles | أنت تعرف كم يعنى ذلك بالنسبة إلى أن أفخر بك دائماً |
| Neden kızlar Seni uzun süre önce kapmamış anlamadım. Ben de anlamadım. | Open Subtitles | أنا لا أعرف لماذا لم يرتبط بك بعض البنات منذ عهد بعيد |
| - Polis. Elbisem fren pedalına takılmasaydı Seni yolda yakalayacaktık. | Open Subtitles | لقد كنا سنلحق بك لولا أن شبك فستانى ف السياره |
| senin gibi birinin bundan böyle onu hiç alakadar etmediğini söyledi. | Open Subtitles | لقد أخبرني أن إخبرك أنه لن يهتم بك أكثر من هذا |
| Bir şekilde elinize bir bilgisayar tutuştururlar ve sonra sizi yuvadan salıverirler. | TED | أنها مجرد تعطيك جهاز الكمبيوتر الخاص بك ومن ثم تطردك خارج العش. |
| senden hoşlanırlarsa belki dönem sonunda tam zamanlı bir iş verirler. | Open Subtitles | إن أعجبوا بك فربما سيعطونك عملاً بدوام كامل في نهاية الفصل |
| O adama her ne olduysa, Seninle hiçbir ilgisi yok. | Open Subtitles | ايّاً كان ما حدث لذلك الرجل، فلا علاقة له بك |
| Seninle ve senin sapık arkadaşlarınla bir işim olmaz benim! | Open Subtitles | لا أريد أن تكون لي صلة بك أو بأصدقائك المنحرفين |
| - Konuşmak manasındaysa, evet. - Seninle gurur duyuyorum, oğlum. | Open Subtitles | بطريقة ما نعم لقد فعلت أنا فخور بك يا إبني |
| Seninle tanıştığım günden beri zaten hiçbir şey düzgün gitmedi. | Open Subtitles | لم تكن حياتي سوى جحيم حقيقي بعدما إلتقيت بك عنوة |
| - Seni de buraya atmışlar. - Bu seferki nasıl? | Open Subtitles | جاءوا بك إلى هنا أيضاً كيف يبدو هذا السجن ؟ |
| - Seni de buraya attılar. - Burası nasıI peki? | Open Subtitles | جاءوا بك إلى هنا أيضاً كيف يبدو هذا السجن ؟ |
| Bence bir at Seni gerçekten üzerinden atmak isterse atar. | Open Subtitles | أعتقد إذا اراد الحصان أن يلقى بك ، سوف يفعل |
| Yani senin sıçanlarından ve süper sıçanlarından bir farkım yok, öyle mi? | Open Subtitles | أنني لا أختلف كثيراً عن جميع الجرذان الخاصة بك و الخرذان العظيمة؟ |
| Biliyor musun, küçük bir çocukken senin gibi olmayı hayal ederdim. | Open Subtitles | أتعلـم، منذ أن كنت صبيا كنت دائما أحلم بك كما أنت |
| senin hakkında bildiğim her şeye rağmen Seni arzulamaktan kendimi alamıyorum. | Open Subtitles | برغم كل ما أعرفه عنك، أجد نفسي هنا معك. أرغب بك. |
| Yetenek sizi 15 dakikalık şöhretinizden çok daha ileriye taşıyabilir. | TED | ستحلق بك الموهبة أبعد مما تفعله شهرة تستمر 15 دقيقة. |
| Caroline, bunu yapma. Aman Tanrım, adam senden ayrıldı. Onun araması gerek. | Open Subtitles | لا تقومي أبداً بذلك لقد قطع علاقته بك, عليك تركه يتصل بك |
| Ama kendisi bu sancaklardaki en güçlü dostumuz ve size aşık. | Open Subtitles | لكنه أكثر أصدقائنا نفوذاً فى هذه المقاطعة و بالفعل مغرم بك |
| Kızlar sana deli oluyorlardı ve Allah bilir sen ne durumdaydın. | Open Subtitles | لقد تأثرت الفتيات بك و لذلك ، تعلم السماء أنك كذلك |
| Fena fikir değil Bay Bollingswon'th. Belki de sizinle başlamalıyız. | Open Subtitles | ليست بفكره سيئه سيد بولينج ثورث ربما علينا البدء بك |
| Çocuklar 'hoş geldin' ekibi kurmak istediler ama zaman var. | Open Subtitles | الزملاء أرادوا تشكيل لجنة للترحيب بك ولكن هذا سيتم لاحقاً |
| En sonunda da, sizin gibilerden cefa görecekleri bir yerde bırakırsınız. | Open Subtitles | و أخيرا, ينتهى بك المطاف بمكان حيث يتم ركل مؤخرتك بشده |
| Sorun ne mızmız Maxie, biranı kaybettirdiğim için mi kızgınsın? | Open Subtitles | ماذا بك يا عزيزى الخارق؟ هل أخفتك وبلّلت ملابسك الداخلية؟ |
| Peki size ait çek nasıl oldu da Watergate hırsızlarının hesabına geçti? | Open Subtitles | كيف تظن أن الشيك الخاص بك قد وصل إلى حساب أحد اللصوص؟ |
| Erken geldiniz. Kızım ve ben 'hoş geldin' diyoruz. Normandy'den haberler nedir? | Open Subtitles | لقد وصلت مبكرا انا وابنتى نرحب بك ماهى الاخبار من نورماندى ؟ |
| İyi olur zira onu daha ne kadar saklayabilirim bilmiyorum. | Open Subtitles | يجدر بك ذلك لإنني لا أدري إلى متى سأبُقي عليه |