| Senin yerinde olmak istemezdim, sevgili Johan, ama bir şekilde sana imreniyorum. | Open Subtitles | لن اتمنى ان اكن بمحلك ، يوهان لكن نوعا ما فمازلت احسدك |
| fakat yerinde olsaydım, kurulda çıkar fırtınayı koparttırdım. | Open Subtitles | لكن ان كنت بمحلك كنت لاخرج وأجعل السماء تمطر |
| Senin yerinde olsaydım ona telefonunu geri verecek... | Open Subtitles | اسمع , لو كنت بمحلك سوف اجد شخصا يستبدل مكانك |
| Senin yerinde olsam, el atardım, yoksa yakında, millet onun kaybolduğunu fark edecek, ve burunları sokmaya başlayacaklar | Open Subtitles | قد اسرع بها إن كنت بمحلك لأنه قريباً سيبدأون الناس بملاحظة غيابها |
| Pekâlâ, senin yerinde olsaydım bunu asla tolere etmezdim. | Open Subtitles | حسناً، لن أتساهل مع هذا إن كنت بمحلك |
| Ama senin yerinde olsaydım sadece kaçırdığım insanlar için değil diğer bütün insanlar için endişelenirdim. | Open Subtitles | و لكن , إن كُنت بمحلك... فسأكون قلقاً أكثر عن بقية الناس. اللذين إختفوا بهذه المدينة. |
| Yani senin yerinde olsam akıl vermeye kalkmazdım. | Open Subtitles | لذا فلن أتحدّث لو كنتُ بمحلك. |
| yerinde olsam onu müze kasasında saklardım. Hayır, moda zevk içindir. | Open Subtitles | لأبقيتها في متحف إن كنت بمحلك |