| Müşterileri takip için işe alındım, satış elamanlarını düzenlemek için. | Open Subtitles | أنا مكلف بمراقبة هذه العقود لأدفع عملية البيع إلى الأمام |
| Sana dükkana göz kulak ol dedim. Müşterilerimi kaçır demedim. | Open Subtitles | لقد أخبرتك بمراقبة المخزن لا بإرسال زبائني بعيدا |
| Posta kutularını izlemeye devam edeceğiz eğer birkaç gün içinde bir şey çıkmazsa boşa kürek çekmelerine devam edersin. | Open Subtitles | سنستمر بمراقبة تلك الصناديق وأذا لم يتبين لنا شيء بعد بضعة أيام بعد ذلك سنذهب الى مطاردتك الميئوس منها |
| Çin dışındaki tüm yabancı medyayı ve imaj oluşturma sürecini Çin'in içerisinde işlev gören yabancı medyayla kontrol eder. | TED | فهو يقوم بمراقبة جميع وسائل الإعلام الأجنبية وإنتاج الصورة خارج الصين من قبل وسائل الإعلام الأجنبية العاملة داخل الصين. |
| Evet, Gorili asla göremezsin çünkü maçı izlemekle oldukça yoğunsundur. | Open Subtitles | فلن تلاحظي الغوريلا بتاتاً, لأنكِ مشغولة جداً بمراقبة الكرة |
| Bu yüzden 24 saat izleme emri vereceğim. Bu ve diğer iki marinaya. | Open Subtitles | ولهذا سآمر بمراقبة على مدار الساعة لحوض السفن هذا والاثنين الآخرين |
| Mahalle koruma olayı. Hemen dönerim. | Open Subtitles | إنه امر يتعلّق بمراقبة الجوار ساعود في الحال. |
| Ayrıca internet ve sosyal medyayı da takip ettiler, saldırılarının ilerleyişini ve kaç insan öldürdüklerini görmek için. | TED | وأيضا قاموا بمراقبة الإنترنت وشبكات التواصل الاجتماعي لماتبعة مستوى سير هجماتهم وعدد الأشخاص الذين تم قتلهم |
| Ocak ayında, Amerikalılar'ı izin almadan gözetlemeye ve takip etmeye izin verebilecek bir kanunu reddedeceğini söyledi. | TED | قد يسمح لشركات الإتصالات بمراقبة غير مرصودة لأي فرد أمريكي وفي هذا الصيف ، وفي منتصف حملته العامة |
| Siz uyurken sürekli bir şekilde beyin dalgalarınızı takip ediyor. | TED | انها تقوم بمراقبة الموجات الصادرة عن الدماغ بصور متواصلة، عندم تكونون نائمين. |
| Sana dükkana göz kulak ol dedim. Müşterilerimi kaçır demedim. | Open Subtitles | لقد أخبرتك بمراقبة المخزن لا بإرسال زبائني بعيدا |
| Fry ve ben paralel kendilerimize birlikte göz kulak olabilir miyiz? | Open Subtitles | أيمكن أن نقوم أنا و فراي بمراقبة نظرائنا معاً ؟ |
| Beş para etmez arkadaşlarınla kriket izlemeye devam et sonra da televizyon faturasını bana ödet. | Open Subtitles | إستمر بمراقبة لبعة الكركيت مع أصدقائِكَ التافهين وبعد ذلك تأتي إليَ راكضاً من أجل تسديد الفواتير |
| Tüm çıkışları kontrol altına almamız gerekiyor. Hala istasyonda olmalılar. | Open Subtitles | لقد قمنا بمراقبة كل المخارج لابد وانهم بالداخل |
| Sen sol elimdeki desteyi izlemekle meşgulken sihir sağ elimde dönüyor. | Open Subtitles | بينما كنت مشغولاً بمراقبة البطاقات في اليد اليسرى، فأن السحر كان يحدث في اليد اليمنى. |
| Bu üç şirkete de elektronik izleme cihaz izni gerekli. | Open Subtitles | نحتاج إلى إذن بمراقبة هذه الشركات من خلال أجهزة المراقبة الإلكترونية |
| Sen ortalarda yokken Jakob Vries'in koruma ekibindeki dört ajan baygın halde bulundu. | Open Subtitles | منذ أن اختفيتِ الأربع عملاء الخاصين بمراقبة (جايكوب فريس) وجدوا مغماً عليهم |
| Bankalara bu paralara dikkat etmelerini söylemiştik, birkaç yerde bu paralar görülmüş. | Open Subtitles | حسناً، لقد قمنا بإخطار البنوك بمراقبة العشرات المزيفة التي تم عرضها عليهم |
| Kendi güvenliğimiz şüphelileri yakından izliyor. | Open Subtitles | رجال الأمن الداخلي، يقومون بمراقبة كلّ شخصٍ مشتبهٍ به .. |
| 16 aydır her hareketini izliyoruz. | Open Subtitles | كنا نقوم بمراقبة كل خطوة له خلال الـ 16 شهر الماضية، |
| Sovyet füzeleri gözetim altında geri çekilecekti ve kriz sona ermişti. | Open Subtitles | بأنه سيتم سحب الصواريخ السوفيتية بمراقبة المفتشين وأن الأزمة قد انتهت |
| "Marauder"ın dönüşünü gözetle. | Open Subtitles | قومي بمراقبة أي إشارة في عودة المكوك |
| Hayır, bir mekanik bir alarm sistemi kurmak meşgul izlerken olduğunu söyledi. | Open Subtitles | لا ، إنها تقول أننا مشغولات بمراقبة الميكانيكي يركّب جهازاً للإنذار |
| Ülkenizin geleneklerini gözlemlemekten son derece memnunum. | Open Subtitles | انا قانع بمراقبة التقاليد في بلدكم. |