| Daha aynı gece bir gruba katıldılar ve kanalizasyondan kaçmaya çalıştılar. | Open Subtitles | وانضموا بنفس الليلة للمجموعة عبر محاولتهم الهروب من خلال المجاري |
| Bir vandalizm olayı olmuş... ve tesadüf eseri aynı gece... müdürün söylediğine göre... bir adam ofisine uğrayıp Josef Klim'i sormuş. | Open Subtitles | كان هناك بعض التخريب ، وبالصدفة، بنفس الليلة المدير يقول ان هناك رجل توقف عند المكتب |
| Komiserde çöplüğe gitmiş aynı gece para için. | Open Subtitles | الضابط ذهب بنفس الليلة لساحة النفايات من أجل المال |
| Bilal aynı akşam toplantı yapmayı planlanlıyor. ... hemen havaalanından kaçmaya karar verdik. | Open Subtitles | "طبقاً لكلام (وسيم) فلقاء (بلال) من المقرر أن يكون بنفس الليلة" "لذلك قرّرنا.. |
| Emily, eski okulumun balosu da aynı gece... - ... | Open Subtitles | ايميلي، مدرستي القديمة لديها حفله بنفس الليلة |
| Bu da aynı gece çekilmiş. | Open Subtitles | وهذا التقطت بنفس الليلة |
| Demek Abby ile Austin kavga ettiler sonra da Abby Austin'i aynı gece öldürdü diyorsun? | Open Subtitles | إذن (آبي) و(أوستن) يتشاجران ، ولاحقاً بنفس الليلة ، تقوم بقتله؟ |
| aynı gece öldürülmüşler. | Open Subtitles | قتلوا بنفس الليلة |
| aynı gece beni öldürmeye çalıştılar. | Open Subtitles | و بعدها حاول قتلي بنفس الليلة |
| Rob ile aynı gece ortadan kayboldu. | Open Subtitles | واختفى بنفس الليلة (التي اختفى بها (وروب |
| Baban öldürdü onu ve aynı gece seni de öldürmeye çalıştı. | Open Subtitles | بنفس الليلة التي حاولقتلك.. |
| Bir müşteriyi Sudetenland'a götürmek... sonra aynı akşam şehre geri getirmek. | Open Subtitles | أقود بزبون نحو أرض السوديت (المقاطعة ذات الأغلبية الألمانية في تشيكوسلوفاكيا سابقا) والعودة للمدينة بنفس الليلة |