| Onun doğum günü ve sen pastayı yüzüne dayıyorsun. | Open Subtitles | انه عيد ميلادها، وتحشرين ملعقة مليئة بالكعك بوجهها. |
| Sen girersen, kadının yüzüne beyin ışınını flaşlar durursun. | Open Subtitles | لكن اذا دخلت أنت, ستبدأ بومض إشعاع المخ الذي لديك بوجهها. |
| Birincisi, annene diyeceğim bir şey varsa yüzüne söylemekten çekinmem. | Open Subtitles | أولاً إن كان هناك شيء أقوله عن أمك لا أخاف عن قوله بوجهها |
| Çünkü ölürken hissettiği tek şey yüzünü yalayıp geçen rüzgardı. | Open Subtitles | و أظن لأنه عندما ماتت كانت تشعر بالرياح تصطدم بوجهها |
| Meryem ana yüzünü çevirmiş ağlıyor. Ve şu halinize baktığında, nasıl kirlenip bozulmuş olduğunuzu gördüğünde. | Open Subtitles | تـُشيح مـريــم العذراء بوجهها بعـيداً وتبكي |
| Odasından çıkarken görürdüm ve Noel Baba'nın ona getirdiği hediyeleri görünce Yüzü aydınlanırdı. | Open Subtitles | كما ترين، أراها تخرج من غرفتها ويكون بوجهها ذلك التوهج عندما ترى تلك الهدايا |
| O zavallı kadının hayalleri bu akşam yüzüne patladı. | Open Subtitles | أحلام تلك الإمرأة المسكينة أنفجرت بوجهها |
| Hayır, şarjım bitti, bu yüzden onu aramalıyım böylece yüzüne kapatabilirim. | Open Subtitles | لا ، البطارية انتهت ، وهذا ما كان يدعوني للأتصال بها لكي استطيع اغلاق الهاتف بوجهها |
| Yatak başındaki yüzüne bakıp yanı başımda olduğunu farz ederdim. | Open Subtitles | إعتدت أن أحدق بوجهها على عمود السرير و أتضاهر أنها تنام بجانبي |
| Benim içkiyi bırakmamı sağlayan en büyük şey sevgilinin o reklamlardaki muhteşem yüzüne odaklanıp şişeleri görmezden gelmekti. | Open Subtitles | الشيء الذي ساعدني في الإقلاع عن الشرب هو الحملقة بوجهها البشوش في الإعلانات عوض الزجاجة |
| Catherine'e mutlu evliliğimizi yüzüne vurmadan oğlu için yas tutmayı hak etti. | Open Subtitles | كاثرين تستحق الوقت من أجل الحداد على ولدها من دون أن أرمي بزواجنا السعيد بوجهها. |
| yüzüne yaptıklarımdan sonra bir daha oyunculuk yapması epey zor olacak. | Open Subtitles | ستجد صعوبةً في إيجاد عملٍ كممثّلة بعد الذي فعلتُه بوجهها. |
| Başın sıkışıncaya kadar sabret ve zamanı gelince yüzüne çarp. | Open Subtitles | احتفظ بها حتى تقع بمتاعب وثم إرمها بوجهها |
| Başımızın üstüne bir çatı koydum. Ve yüzüne karşı asla yalan söylemedim. | Open Subtitles | أطعمتها, وضعت سقفاً فوق رأسها و لم أكذب عليها بوجهها... |
| Bu arada, yüzüne bunu ben yapmadım. | Open Subtitles | للمعلومية، أنا لم أفعل هذا بوجهها. |
| yüzünü garip şekillere sokuyor, çok fazla konuşuyor. | Open Subtitles | تقوم بعمل تعابير غريبة بوجهها .. وتتكلم كثيرآ |
| Yeni kıçını ve üçüncü yüzünü dördüncü kez yaptırıyor. | Open Subtitles | تقوم بالمتاجره بوجهها الثالث للمره الرابعه.. ولماركه تجارة جديده. |
| Çok kısa bir süre sonra bırak diş ağrısını, yüzünü bile hissedemiyordu. | Open Subtitles | بعد فترة قليلة, لم تستطع الشعور بوجهها وسنها |
| Ormanda o iki hayvan Hope'un yüzünü çimene basarken.... ...onu rahatlatacak kimse yoktu! | Open Subtitles | لم يكن هناك أحد لمواساة هوب -عندما دفع القاتلين بوجهها فى العشب |
| İnanın bana, vurup kaçtı. Hayır, yüzünü buruşturdu. | Open Subtitles | لقد لكمتني وهربت، بل سخرت بوجهها وهربت |
| Yüzü renkten renge girmişti. | Open Subtitles | كان هنالك الكثير من الألوان بوجهها |