|      Örneğin, Boulder Deresi'ne daha rahat erişim olacak, böylece çocuklar suda güvenle oynayabilecekler.       | TED |       على سبيل المثال، سيتم تطوير المدخل إلى جدول بولدر وبالتالي سيتمكن الأطفال من اللعب في المياه بأمان.       | 
|      Boulder'in dışındaki El Dorado Kanyonu'nda gerçekleştirilen bu tırmanışa Çıplak Kenar denir.       | TED |       هذا التسلق يسمى الحافة العارية، في دورادو كانيون، خارج بولدر.       | 
|      Ama Boulder'a gelmeden bizden ayrılacaklar.      | Open Subtitles |       ولكنهم سيخرجون من هنا قبل ان نصل الى بولدر      | 
|      Boulder'a varmamıza iki saat var.      | Open Subtitles |       نعم لدينا حوالى ساعتين قبل ان نصل الى بولدر      | 
|      Boulder'daki Provasik hayvan test laboratuarı teröristlerin hedefi oldu.      | Open Subtitles |       مختبر بروفيسك للحيوانات فى بولدر تعرض لهجوم من قبل جماعة ارهابية      | 
|      Dürüstlük mü? Yani eğer Boulder'a gidersem Todd beni kovacak gibi mi?      | Open Subtitles |       صادق مثل ان تود سوف يطردني من العمل إذا لم اذهب الى بولدر      | 
|      Yaklaşık bir ay önce Boulder'dan Dr. Richard Frank adında bir psikiyatristi aramışsın.      | Open Subtitles |       لطبيب نفسي في بولدر اسمه د. ريتشارد فرانك وهو يوقف غسيل الدماغ      | 
|      Saatim, Boulder, Colorado'daki atom saatine ayarli.      | Open Subtitles |       ساعتي مضبوطة على الساعة الذرية في بولدر بولاية كولاورادو      | 
|      O motorcular Barstow'u, Boulder City'yi dağıttılar.      | Open Subtitles |       هؤلاء الدراجون خربوا بارستو و بولدر سيتي      | 
|      O gece Boulder City'de düzlükte motor sürüyorduk.      | Open Subtitles |       تلك الليلة في مدينة بولدر ذهبنا للتجول في البراري      | 
|      Boulder'a taşınıp o kano şirketinde işe başla.      | Open Subtitles |       انتقل إلى بولدر و ابدأ شركة القوارب تلك.      | 
|      Burada ifade ettiğim, Boulder veya Tuscaloosa'daki bu çabaları takdir eder ya da etmezsiniz, ama bu örneklerdeki oyuncuların, güç hakkındaki bilgilerini ve yeteneklerini takdir etmemezlik yapamazsınız.       | TED |       وقد تعجبكم المجهودات التي أصفها هنا في بولدر أو توسكالوزا أو قد لا تعجبكم، لكن لن يسعكم إلى أن تعجبوا بقوة معرفة اللاعبين المنخرطين في هذا الأمر، ومهارتهم.       | 
|      Geçirdiğimiz sonbaharda, Boulder, Colorado'daki Kar ve Buz Veri Merkezi'ne gitmiştim ve burada Monterey'deki Deniz İhtisas Laboratuarında çalışan araştırmacılarla konuştum.       | TED |       وفي فصل الخريف الماضي، ذهبت إلى مركز بيانات الثلج والجليد في مدينة بولدر بولاية كولورادو، وتحدثت إلى الباحثين هنا في مدينة مونتيري في معمل البحرية للدراسات العُليا       | 
|      2012'de, Boulder şehri, Sivil Alan olarak bilinen büyük bir şehir parkını yeniden tasarlamaya karar verdi.       | TED |       في عام 2012، قررت مدينة بولدر إعادة تصميم متنزه كبير في وسط المدينة يعرف بـ"المنطقة المدنيّة"       | 
|      Bu alan bir ucunda bir çiftçi pazarı, diğer ucunda Boulder Halk Kütüphanesi ve ortasından geçen Boulder Deresi ile sınırlandırılmıştı.       | TED |       يحد سوق الخضار هذه المنطقة من إحدى الجهات، ومكتبة بولدر العامة من الجهة الأخرى، مع وجود جدول مياه بولدر الذي يمر في وسط المدينة.       | 
|      Boulder'un kıdemli şehir planlamacıları, okul öncesi öğrencilerin sınıfta yaptığı Sivil Alan'ın tam ölçekli yapılandırmasını keşif için blok ve peluşlar kullandılar.       | TED |       جلس مصممو بولدر رفيعو المستوى وسط مجموعات الألعاب والدمى المحشوة لاستكشاف إعادة تشكيل المنطقة من قبل طلاب ما قبل المدرسة.       | 
|      Onlar yürüme kabiliyetlerini Boulder'un 19. cadde geçitinde ölçerken, bir hendekteki yaprakları keşfedecekler ve kaldırımlarda parlayacaklar.       | TED |       عندما قيَّموا المشي خلال ممر شارع بولدر 19، يستغرق الصغار وقتًا طويلًا في استكشاف أوراق الشجر المتساقطة في الحفر الضيقة. والومضات التي تلمع على جانب الطريق.       | 
|      Boulder City'ye kadar duramayız.      | Open Subtitles |       نحن لم نحدّد للتوقّف حتى مدينة بولدر      | 
|      Loki ökse otundan bir dark yaptı. Ve Baldr'ı öldürdü.      | Open Subtitles |       قام "لوكى" بصنع سهم صغير من المسيلتو وقتل به "بولدر"      | 
|      Ve bu da güzellik tanrısı Balder.      | Open Subtitles |       وهذا بولدر جني الجمال      | 
|      Diğer tanrılar Odin'in oğlu Baldur'u çok seviyorlarmış.      | Open Subtitles |       "بولدر" ، ابن "أودين"، كان أكثر شخص محبوب من بقية الآلهة      | 
|      Bolder Hanım'a satıldı! Tombul'un ayaklarını uzatması için ideal.      | Open Subtitles |       بيع للسيّدة (بولدر)، سيكون مناسباً ليضع (فاتي) قدميه عليه      |