| Onu da almanı istiyorum. Yardıma ihtiyacın olabilir. | Open Subtitles | أريدك أن تأخذها معك، فأنت بحاجة إلى كل مساعدة تستطيع الحصول عليها |
| Roman romadır. O kadar ciddiye alma. | Open Subtitles | الروايات تبقى روايات لا تأخذها بمحمل الجديه |
| Eğer almak istersen kabul ederim. | Open Subtitles | إن أردتَ أن تأخذها فأنت في موضع ترحيب لذلك |
| al senin olsun. Ben aradan çekilirim. Ortadan yok olurum. | Open Subtitles | ، تستطيع أن تأخذها , سأذهب أنا بعيدا ً سأختفى |
| Daha iyi teklif sunan yer varsa gidip onu kabul edebilirsin. | Open Subtitles | إن كانت هناك صفقة أفضل بمكان ما فمرحب بك أن تأخذها |
| Oradaki sorun onları toplandıkları kliniklerden alıp, analiz edildikleri hastanelere nasıl götürürsünüz? | TED | إن المشكلة في الأمر هي كيف تأخذها من العيادات حيث تُجمع إلى المستشفيات حيث تُحلل؟ |
| Romika, şimdi bir tane alıyorsun yarın sabah kahveyle beraber yine bir tane alırsın. | Open Subtitles | حسناً روميكا، حبةً الآن وهذه أخرى، تأخذها صباحاً مع قهوتك |
| Ailen bir gün bunu almanı istemişti. | Open Subtitles | والداك أرادوا أن تأخذها في يوم من الأيام |
| Evini satıp biraz para geçti elime ve senin almanı istiyorum. | Open Subtitles | وثمّة بعض من الأموال التي حصلت عليها من بيع المنزل وأنا أُريدك أن تأخذها |
| Onun için bir Warrant çıkarmıştım ve senin almanı istiyorum. | Open Subtitles | لقد وضعُت مذكرة عليه ,اريد منكِ أن تأخذها |
| Lütfen Tanrı'm, onu benden alma. | Open Subtitles | لكن صاحبة الجلالة تستمر في الضعف من فضلك , يارب لا تأخذها بعيدا عني |
| Dün yaptığım şeyleri ciddiye alma. Deliceydi. | Open Subtitles | مهما حدث امس , لا تأخذها بجدية , كنت مجنون |
| Ve az önce sana bunu geri alma fırsatı verdim ve fırsatı elinin tersiyle ittin. | Open Subtitles | و اعطيتك الفرصة لتتراجع عن الأمر ولم تأخذها |
| Bir bilim projesi için çalışıyorlar onu almak için yemekten sonraya kadar beklemelisin. | Open Subtitles | لذا عليكَ أن تنتظر لبعد العشاء حتى تأخذها |
| al senin olsun. Ben aradan çekilirim. Ortadan yok olurum. | Open Subtitles | ، تستطيع أن تأخذها , سأذهب أنا بعيدا ً سأختفى |
| Bunu kabul etmezsen, başka bir şansın daha olmayacak. | Open Subtitles | إن لم تأخذها لن يكون هناك المزيد من الفرص |
| Seninle konuşabilelim diye Rosa'ya onu alıp arkadaşlarına götürmesini söyledim. | Open Subtitles | لقد جعلت روزا تأخذها لأهلك, لنستطيع التحدث |
| Ne zaman birisini istersen, anında onu alıyorsun. | Open Subtitles | في اي وقت تريد شخصا .. انت فقط تأخذه او تأخذها |
| Niçin onu şu ressamların yerine götürmüyorsun. | Open Subtitles | لم لا تأخذها إلى مكان الرسامين الرائع ذاك |
| O yüzden, onu ya sen eve götür, ya da ben götüreyim. | Open Subtitles | لذا إما أن تأخذها إلى منزلك أو آخذها أنا |
| İlle birini alman gerekiyorsa beni al, ama ona dokunma. | Open Subtitles | خذنى أنا إذا كان لابد أن تأخذ أحد ولكن لا تأخذها هى.أنها.. |
| Sonunda bir kız buldum ve onu benden almana izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | انا اخيراً حصلت على فتاة و لن ادعك تأخذها بعيداً عني |
| Onu almayın, lütfen, o benim kızım, beni alın. | Open Subtitles | لا تأخذها رجاءاً،إنها إبنتي خذني بدلاً منها |
| Ama müziğim, sana bunu söylediğimden beri umursamıyorsun. Ciddiye almıyorsun. | Open Subtitles | لكن موسيقاي، منذ أن أخبرتك بشأنها فأنت لا تكترث، لا تأخذها على محمل الجد |
| Adı Sarah. 20 yaşına geldiği günde... onu büyük mağaraya götürmelisin | Open Subtitles | اسمها ساره في اليوم الذي تكمل ا20 سنه يجب ان تأخذها الى كهف كبير |
| İşine geldi mi erken gönderiyorsun, ya da alıp götürüyorsun. | Open Subtitles | بعض الايام تجعلها تخرج مبكره , واحيان تأخذها لليله ويومان بعد العمل ؟ |