| Bu yüzden, lütfen, karşıma geçip vicdan saçmalığından bahsetme bana, olur mu? | Open Subtitles | لذا، أرجوكِ، لا تعطيني من هذه أمور تأنيب الضمير أو ما شابه؟ |
| Efendim, rahat olmayan bir vicdan bu ülkenin kurtuluşu için makul bir bedeldir. | Open Subtitles | سيدى, تأنيب الضمير ثمن زهيد من أجل نجاة هذه البلاد |
| Katolik olur olmaz ezici bir suçluluk duygusu beraberinde gelir. | Open Subtitles | لأنه يوجد تأنيب الضمير الذي يرافق الكاثوليكي |
| Her şey yolunda olsun olmasın veya parkta oturmuş taco yiyor ol, ezici suçluluk duygusu her zaman seninledir. | Open Subtitles | سواءاً كانت الأشياء جيدة أم سيئة أو كنت تأكل التاكو ببساطة في المنتزه يوجد دائماً تأنيب الضمير |
| O bir kral ve kralların vicdanı pek çok şeyle doludur. | Open Subtitles | هو الملك، والملك لديه كثير من تأنيب الضمير |
| pişmanlık düğmesine bir kez daha bassaydım başarabilirdim. Bart, gitmeliyim. | Open Subtitles | لو أمكنني ضغط زر "تأنيب الضمير" مرة واحدة لفزت باللعبة |
| Suçluluktan paramparça olacaksın ve vicdanınla başa çıkacaksın. | Open Subtitles | لينخرُكَ الذنب من الداخل .ويغلبُ عليكَ تأنيب الضمير |
| Daha önceden söylediğim gibi vicdan azabı duymuyorum. | Open Subtitles | لا أعاني من تأنيب الضمير, أخبرتك ذلك مسبقاً |
| Aslında... Mantıklı. vicdan azabı çekiyorsun. | Open Subtitles | أتعلمين، هذا يبدو منطقيًّا، تأنيب الضمير عن الذنب. |
| Fevrilerdir, davranışlarının sonuçlarını umursamazlar, onları yalancılıkta çok yetenekli hale getiren vicdan yoksunluğu da cabası. | Open Subtitles | انهم متهورون ، ليس لديهم أي اعتبار لعاقبة . أفعالهم . ناهيك عن النقص الحاد في تأنيب الضمير |
| Sakın oraya gidip vicdan yapmaya falan başlama olur mu? | Open Subtitles | لا تذهب إلى هناك وتبدأ بأظهار مشاكل تأنيب الضمير |
| Yine de maskenin altında, tutkudan, inançtan, ve vicdan azabından... bağımsız... | Open Subtitles | إلا أننا بقرارة أنفسنا، لسنا محدودون بثقل الضمير أو الشفقة، أو تأنيب الضمير... |
| Çocuklar, ben bir vicdan krizi yaşıyorum. | Open Subtitles | يا أطفال، إنّي أعاني تأنيب الضمير |
| Beni rahat bırakmasını nasıl sağlayabilirim? suçluluk duygusu değil. Objeler değil. | Open Subtitles | لمً لا استطيع أن ادعه يتركني وشاني إنه ليس تأنيب الضمير وليس بمصنوعة |
| Biraz suçluluk duygusu sizin gibi zengin pisliklerden fazladan para koparmak için iyidir. | Open Subtitles | - ماذا؟ انا اشعر بأن تأنيب الضمير قليلا.. شيء جيد دائما |
| Terli ve suçluluk duygusu yaşadığı bir dava geçirmiş. | Open Subtitles | كانت لديه مشاكل مع العرق و تأنيب الضمير |
| Sınavın geri kalan kısmında suçluluk duygusu seni içten içe yiyip bitirecek. | Open Subtitles | "والآن، لن يبرح تأنيب الضمير عن تأريقكَ طوال فترة الاختبارات" |
| En azından çocuğun vicdanı el vermiyor. Senin gibi vicdansız değil. | Open Subtitles | ولكنه على الأقل لديه بعض تأنيب الضمير أنت لم يكن لديك تأنيب ضمير أبداً |
| Ebediyen suçluluk duyan bir vicdanı var. Tuhaf. | Open Subtitles | -إنّ لديه شعورٌ أبديّ من تأنيب الضمير . |
| Rasathanedeki hareketlerimden dolayı çok pişmanlık duyuyorum. | Open Subtitles | أظنّ أنني مصعوق بمشاعر تأنيب الضمير. والندم فيما يتعلّق بأفعالي على المرصد الفلكيّ. |
| Sonunda suçluluk, pişmanlık veya herhangi bir şey hissetmeyeceksin; | Open Subtitles | فى النهاية لن تشعر بالذنب أو تأنيب الضمير او اى شىء سوى الظلام الحالك |
| Suçluluktan paramparça olacaksın ve vicdanınla başa çıkacaksın. | Open Subtitles | لينخرُكَ الذنب من الداخل .ويغلبُ عليكَ تأنيب الضمير |