| Sonunda, elimde tek kalanlar saçma anılar ve onları paylaşacak kimsenin olmamasıydı. | Open Subtitles | وفى نهايه المطاف كل ما لدى ذكريات تافهه ولا احد لاشاركه بهم |
| ..saçma sapan bi anı mı yoksa, yaptıklarımın bir özrü mü ? | Open Subtitles | ليس فقط مجرد ذكريات تافهه أو محاولةً للاعتذار عن كلِ ما فعلتُه |
| - Athena, o terapiler saçmalık ve en basit hastalıkta bile sağladığı tedavi şüpheli. | Open Subtitles | - إنها علاجات تافهه - معالجة بالجُرعات هذا أمرٌ مشكوكٌ فيه وهو للحالات الثانوية |
| Bence bunlar saçmalık. | Open Subtitles | اني اقول ان تلك الحبوب تافهه |
| Önce boktan bir görev alıyorum... şimdi de bay pirinç beyin... dilimizi tek kelime bile bilmiyor. | Open Subtitles | أولاً،حصلت على مهمة تافهه والان سيد رايز رونى الا تتكلم حتى الامريكية؟ تعال. |
| Bu hayattan bıktım. Çok boktan. | Open Subtitles | لقد أكتفيت من هذه الحياة إنها تافهه كلياً |
| - Cahil insanlar önemsiz işlerle uğraştığımızı düşünüyorlar. | Open Subtitles | الجهله يعتقدون اننا نتعامل مع أشياء صغيرة تافهه |
| Kendini beş para etmez olarak görüyorsun, kabul et. | Open Subtitles | تظنين نفسك تافهه ؟ أعترفي |
| Demeye çalıştığım şey ki belki de bazı şeyleri fazla basitleştiriyorum ama bence 9 Eylül saçma bir hareketti. | Open Subtitles | أعتقد ماأقوله هو, وربما أنه مبالغة في تبسيط الأشياء.. لكنني أعتقد أن أحداث 11 سبتمبر.. كانت حركة تافهه |
| Vergilerimizi saçma şeylere harcıyorlar. | Open Subtitles | نضيع اموالنا لدفع الضرائب من اجل اسباب تافهه |
| Sizler her hafta saçma sapan şeyler yaparak koşuştururken kaliteli şeyler izliyorum ben. | Open Subtitles | بينما أنتم تحومون حول البلدة تقومون بأشياء تافهه أنا أقوم بمشاهدة برامج عالية الجودة |
| Yani okul politikaları falan her yerdeki gibi saçma ama sınıfa girdiğim zaman... ..bir şeyler öğretmek istiyormuşum gibi hissediyorum. | Open Subtitles | أقصد، سياسةُ التدريس تافهه مثل كُل شيء، لكن عندما أكونُ في الفصل، أشعرُ وكأنّ لديّ شيئاً لتقديمه، أتعلمين؟ |
| saçma sapan şeyler yüzünden bana çıkışıyordu. | Open Subtitles | كان يغضب مني فجأة من أجل أشياء تافهه |
| Çok fazla yaşam, çok fazla saçmalık demek. Burası merkez... | Open Subtitles | كثير من أمور الحياة تافهه |
| saçmalık gibi geldi bana daha çok. | Open Subtitles | يبدو لي إنها امور تافهه |
| Muhabbet ettik falan, saçmalık işte. | Open Subtitles | وأمور تافهه من هذا النوع |
| Her zaman başka bir saçmalık olur. | Open Subtitles | دائماً هناك مسلسلات تافهه |
| Yasal ve finansal olarak.. bir çok boktan durum var | Open Subtitles | لدينا شكاوى تافهه عن وحشية الشرطة جريمة تلاعب بالأدلة العبث بالباب الخطأ لدينا كل هذا |
| Lütfen bunun gibi boktan şeyler almaktan vazgeç! | Open Subtitles | رجاءً توقّف عن شراء أشياء تافهه مثل هذه! |
| Çok boktan. | Open Subtitles | الكاميرا قطعةٌ تافهه |
| Ve gençler birbirlerini öldürüyorlardı. Lise koridorunda birine çarpmak gibi bana göre önemsiz nedenlerle okul sonrası birini vuruyorlardı. | TED | شباب في مقتبل العمر يقتل بعضهم البعض لأسباب كنت أرى أنها تافهه جداً، مثل أن تصدم بشخص ما في ممرات المدرسة وبعد إنتهاء الدراسة يتم قتل هذا الشخص. |
| Yani, yaşam oran olarak önemsiz olabilir, ama zaman boyutunda önemsiz değil. | TED | فالحياه يمكن أن تكون تافهه فى حجمها ، لكنها ليست تافهه فى الوقت . |
| Kendini beş para etmez olarak görüyorsun, kabul et. | Open Subtitles | تظنين نفسك تافهه ؟ أعترفي |