"تتخلى" - Traduction Arabe en Turc

• terk
• pes
• bırakma
• vazgeçme
• bırakmak
• vaz
• umudunu
• vazgeçmek
• bırakıp
• bırakamazsın
• bırakıyor
• vazgeçmedin
• umudu
• kenara
• sırtını

Onu terk etmekte özgürsün. O kadına herhangi bir bağlılığın yok.
تعلم أنّه بإمكانك أن تتخلى عنها ليس وكأن قد التزمت بالأمر

Beni terk etmedi. Annemin senin hakkında haklı olduğunu düşünmeye başlıyorum.
لم تتخلى عني بدأت أعتقد بأن والدتك ربما كانت محقة بأمرك

Guy... lşıklar şehri için Londra'yı terk mi ettin?
إذاً غاي يجب أن تتخلى عن لندن من أجل مدينة الأضواء

Sakın pes etme, biliyorum ki, Bunu hâlâ atlatabiliriz.
لا تتخلى عنا فإننا نعرف أنه يمكننا الوصول

Mutlu olmak mı istiyorsun? Kendine göre birini bul ve sakın bırakma o adamı.
إذا كنت تريد أن تكون سعيدا جد شخص تحبه, ولا تتخلى عنه

Onlardan asla vazgeçme nasıl ki benden vazgeçmediysen.
عليكّ ألا تتخلى عنهم قط كما لم تتخلى عني قط

Bir kere gücün tadını aldı, bırakmak istemiyor.
لقد ذاقت مذاق القوه ولن تتخلى عنها ابداً

Onu kurtarmak için, insanlığını terk etmeden adamı öldürmelisin.
حتى تنقذها, يجب ان تقتله قبل ان تتخلى عن انسانيتها وتأكل

Eğer bir damla acıman varsa beni mutsuz kaderime terk etmezsin.
ولكن إذا كان لديك قطرة واحدة من الشفقة ، سوف لن تتخلى عني لقدري التعيس.

O öldü Kien. Bizi terk etmedi, öldü.
إنها ميتة يا كاين هي لم تتخلى عنا، إنها ميتة

Belki de vatanını terk etmeyi seçen aristokrat bir kadındır.
ربما سيدة أرستقراطية اختارت أن تتخلى عن موطنها ؟

Hırsızlar koduna sadık olduğunda akrabalarını terk etmedin mi?
الم تتخلى عن كل اقربائك عندما اقسم على قانون اللصوص؟

Yeri geldiğinde belki de pes etmelisin.
من الأفضل أن تتخلى في حين ما زال هناك وقت.

Beni yüzüstü bırakma. Elimde kalan sadece sen varsın. Güzel.
لا تتخلى عني أنت كل ماتبقى لدي رائع , نكتفي بهذا

Perceval, Kadehi aramaktan asla vazgeçme.
بيرسيفل, لا تتخلى عن المهمة مطلقا

Zekiydin azimliydin hiç bir zaman vaz geçmezdin.
لديك العقل واضحة كنت عنيد أنك لن تتخلى عنه.

Bazı insanlar hayatlarının değişeceği umudunu yitirmişlerdir.
بعض الناس تتخلى عن الأمل لأيّ شئِ في حياتِهم يُتَغَيّر باستمرار

Bir kız kardeş için PL grubun servetinden vazgeçmek, bence anlamsız.
أن تتخلى يونغي عن جميع ثروتها من أجله، لا معنى لهذا

Bu işi yaparken tüm ekibi kapıda bırakıp kendi işini yapmak zordur.
ومن الصعب جدًا أن تتخلى عن جميع عواطفك وتوجهاتك عند قيامك بهذا العمل.

İyi denemeydi, dostum ama bizi yarı yolda bırakamazsın.
محاولة جيدة، يا صاح، ولكنك لن تتخلى عنّا.

Tek ve en değerli olan yeteneğini öylece bırakıyor olabilirsin.
أنت تريد أن تتخلى عن الشيء الوحيد الذي قد تكون موهوباً به

Bir Bennett öldüren sensin! Parandan vazgeçmedin, onun ölümüne sebep oldun. Raylan!
والآن لن تتخلى عن مرتباتك لتصل إلى قاتلها

Bunu beceremeyeceksen, karından ve doğmamış çocuğundan umudu kessen iyi edersin.
, الآن , ان لم تستطع فعل هذا فعليك أن تتخلى عن زوجتك و ابنك . .

O veya başka diğer faillerden gelecek kurtuluş umutlarını da bir kenara bırak.
وأن تتخلى عن كل الأمل من خلاصك منه أو من أي عميل آخر

Bu insanlar açlıktan ölüyor ve sen onlara sırtını mı dönüyorsun?
هؤلاء الناس يموتون جوعاً, و أنت تتخلى عنهم