| Aynen! Yarın trendeki işin bu. bu listenin açığa çıkmasına izin verme. | Open Subtitles | بالضبط, هذه ستكون مهمتك غدا على القطار لا تجعل هذه القائمة تتسرب |
| "Sevgili Homer, bu geceyi hayatımın en kötü gecesine çevirdiğine inanamıyorum." | Open Subtitles | عزيزي هومر لا أصدق أنك تجعل هذه أسوأ ليلة في حياتي؟ |
| bu kadını gerçek gibi göstermek için tüm detayları hazırlamış. | Open Subtitles | ان هذه التفاصيل لا بد أن تجعل هذه المرأة حقيقية |
| Uzun bir uçuştan sonra bu hakların kaybolmasının nedeni nedir? | TED | إذن ما الذي يجعل رحلة طيران طويلة تجعل هذه الحقوق تتبخر؟ |
| bu mağaralar eriyerek buzun içinde kendi yolunu açıyor, yağmur damlalarını tavandan zemine doğdu damlayıp son bulan, eserleri yaratıyor. | TED | وهذه الكهوف تتشكّل و تذوب في الجليد، و تجعل هذه الآثار تمطر من السقف و تسقط إلى أرضية الكهف، حيث نجدها. |
| Ve bu, sorunun konuşulmasının bu kadar zor olmasının ana nedenlerinden birisi... ...ve bence genel olarak bu sorun hakkında konuşmanın... ...politik olarak kabul edilemez olmasının altındaki sebep. | TED | وهذا هو أحد الأسباب الأساسية التي تجعل هذه المشكلة من الصعب الحديث عنها ، وبصفة عامة أعتقد أنه السبب الأساسي أنه كان من غير المقبول سياسيا الحديث عن هذا. |
| bu organlardaki hücreleri değiştirebilirseniz, belki radyasyona daha dayanıklı olabilirler. | TED | ثم إذا استطعت تغيير الخلايا في هذه الأعضاء، ربما تستطيع أن تجعل هذه الأعضاء أكثر مقاومة للإشعاع. |
| Ancak, çoğu insan uzaktan çalışmak istemesine rağmen, güncel teknoloji bu deneyimi mümkün kılmamakta. | TED | ولكن على الرغم من أن معظم الناس تريد العمل عن بعد، التكنولوجيا الحالية تجعل هذه التجربة منعزلة. |
| Prensipte bu ağaçları biyolojik güneş pillerine dönüştürüyorsunuz. | TED | فمن حيث المبدأ تجعل هذه الأشجار تتحول إلى خلايا ضوئية بيولوجية. |
| bu dinamikler, protestoları, isyan olarak görmeyi kolaylaştıran şeylerdir veya onları sınırlı siyasi yarar olarak kabul etmektir. | TED | تجعل هذه القوى المُحركة من السهل رفض الاحتجاجات كأعمال شغب أو اعتبارها كأداة سياسية محدودة. |
| Güneş panellerini aldım ve bu tohumları büyütmek için kullandım ve bu bitkiler oluştu. | Open Subtitles | لقد أخذت الألواح الشمسية، وزرعت هذه البذور التي تجعل هذه النباتات تنمو |
| Milyarlarca sıfırın ve birin arasında bu imajı oluşturan bir metin var. | Open Subtitles | مجموعة من بلايين الأصفار والواحد تجعل هذه الصورة سلسلة من النصوص |
| Düzgün beslenme ve egzersiz bu alanı işlek ve temiz tutuyordu. | Open Subtitles | كان هناك عهد من التغذية السليمة والرياضة تجعل هذه المنطقة مركزاً للنشاط |
| Dalgalar yükselmeye devam eder, sular daha hızlı akmaya başlar ve kısa süre sonra bu 30 metre uzunluğundaki yosunlar akıntıya doğru eğilirler. | Open Subtitles | بينما يأخذ المد بالارتفاع، يبدأ الماء بالتدفق بسرعة تزداد تدريجياً، تجعل هذه الأعشاب العملاقة |
| Ve bu nedenle de 70'lerden kalma bu smokini yeniden kullanmayı deniyorsun. | Open Subtitles | لازلت تحاول أن تجعل هذه البدلة صالحة للأستعمال منذ السبعينات |
| Eğer bu uyuz, 6 memeli yaratığı, saten nevresimimin üzerinden kaldırmazsan, artık birlikte takılacağın bir köpek olmayacak. | Open Subtitles | , إن لم تجعل هذه الحقيرة الصغيرة , تغادر شراشفي الحريرية فلن تحتاج إلى كلب فقط لتسير في الأنحاء |
| Genel olarak bu odayı birazcık daha hoş yapabilirdin biliyorsun. | Open Subtitles | أتعرف, بإمكانك أن تجعل هذه الغرفة لطيفة بشكل عام |
| Bak, bu gemiyi indirirsen, seni böcek gezegenine götürürüm. | Open Subtitles | إنظر , بمجرد أن تجعل هذه السفينة على الأرض سَآخذُك إلى كوكب الحشرات الذي تُريده |
| bu kalorileri ucuzlaştırıyor olmamız gelir seviyesinin, obezite oranını belirlemesinin temel nedeni. | Open Subtitles | تجعل هذه السعرات الحرارية رخيصة لنا واحد من اهم الاسباب بين البدانة وتدني مستوى الدخل |
| - Ya gerçek rakamı istiyorsun ya da bu anlaşma olmazsa eksik rakamı kendine almak mı istiyorsun onu söyle. | Open Subtitles | أو أنك تريد الرقم ناقص ما كنت ستأخذ لكي تجعل هذه الصفقة تسير حسب ما قلت |