| Demek, üç aydır seks yok. Ne yapıyorsun, kurutucunun üzerine mi oturuyorsun. | Open Subtitles | لم تمارسي الجنس منذ 3 أشهر وماذا تفعلين ، تجلسين فوق المجفّفة؟ |
| Evet sen danışma da oturuyorsun ve parmaklarını meşgul tutuyorsun. | Open Subtitles | لا، أنت تجلسين في مكتب الاستقبال والتوجيه، تبقين أصابعك مشغولة |
| Benimle alay etmek için sadece masanda oturup kokunu etrafa saldın. | Open Subtitles | أنت تجلسين فقط على المكتب بجانبى و أشتم رائحتك و تثيرنى |
| Birdee, neden oturmuyorsun? O iş bekleyebilir. | Open Subtitles | لماذا لا تجلسين يا بيردي ذلك يمكن أن ينتظر |
| oturduğun masaya saygı duyduğun sürece benim için sorun yok. | Open Subtitles | طلما تحترمين الكرسي الذي تجلسين فيه أنتِ جيدة بالنسبةٌ لي |
| Oraya oturmuş kim olduğum, bunları neden yaptığımla ilgili kahrolası notlar alıyorsun. | Open Subtitles | ..اذن ..تجلسين هناك وتكتبين في مذكرتك عن سلوكي عمّا تعتقدينه عنّي .. |
| Orada oturuyorsun, benimle konuşuyorsun ama ölüsün! | Open Subtitles | أنتِ تجلسين هناك وتتكلمين معي في حين أنك ميتة |
| Ve bu dokümanteri yapan garip bir adamın karşısında oturuyorsun. | Open Subtitles | و انتِ تجلسين أمام هذا الشاب الغريب, تقومين بعمل فيلم وثائقي بشأنهم. |
| Neden yemek kuyruğuna gireceğine burada oturuyorsun? | Open Subtitles | لماذا تجلسين هناك بدلا من أن تقفين في الصف للغداء؟ |
| Çünkü hep oturuyorsun Nola. | Open Subtitles | لأنك تجلسين يا لولا لن يكون هناك سقوط على الأرض |
| Bakarsın baban para sayıyordur sen de oturup para sayarsın. | Open Subtitles | كان أبيك ليده صندوق محاسبه لذا تجلسين هناك وتحصين المال. |
| Neden burada oturup izlemiyorsun? Film işi biraz değişti. | Open Subtitles | نورما، لما لا تجلسين و تشاهدين كماتعرفين،الأفلامتغيرتقليلا. |
| Güvertede oturup, senin bu masada olduğunu hayal edeceğim. | Open Subtitles | سوف اكون على السطح اتخيل انك تجلسين هنا علي هذه الطاولة |
| Neden masanın o tarafına oturmuyorsun? | Open Subtitles | لماذا لا تجلسين هنا، على الجانب الآخر للمنضدة؟ |
| Hey, neden buraya gelip babanın dizlerine oturmuyorsun, tatlım? | Open Subtitles | لماذا لا تأتين إلى هنا و تجلسين على حضن والدك ، عزيزتي |
| Ve senin oturduğun sandalye gibi gerçek ve somut | Open Subtitles | و حقيقى و ملموس مثل الكرسى الذى تجلسين عليه |
| Oraya oturmuş kim olduğum, bunları neden yaptığımla ilgili kahrolası notlar alıyorsun. | Open Subtitles | ..اذن ..تجلسين هناك وتكتبين في مذكرتك عن سلوكي عمّا تعتقدينه عنّي .. |
| Hayır, burada oturacaksın ve ben senin fişlerinle uğraşırken beni izleyeceksin. | Open Subtitles | لا , سوف تجلسين هنا وتشاهديني أحسب ضرائبك |
| İşine geri dönmeden önce, bir süre burada otur ve bunu bir düşün. | Open Subtitles | لم لا تجلسين هنا للحظة , تفكرين بذلك قبل عودتكِ إلى العمل ؟ |
| Peki ya kocan, sen burada benimle birlikte otururken, | Open Subtitles | كيف سيكون شعور زوجك اذا ؤآك وانت تجلسين معي هنا |
| Çok tuhaf, içeri girdim, orada durdum ve senin burada oturduğunu gördüm. | Open Subtitles | هذا غريب، انا دخلت ووقفت هناك ورأيتك تجلسين هنا |
| Beyaz bir rop veya gecelikle yatağın üzerinde oturuyordun. | Open Subtitles | ،أنتِ كنت تجلسين على السرير .مرتدية قميصاً أبيض |
| Neden Bay Poirot'un yanına oturmuyorsunuz, Bayan Penn? | Open Subtitles | لمَ لا تجلسين بجوار السيد "بوارو" يا آنسة "بين"؟ |
| Bakın, şurada oturuyorsunuz, 2 metreden yakınımda... 2 metre dediğiniz nedir ki? | Open Subtitles | اسمعي، أنت تجلسين هناك على بعد أقل من مترين ما هما المتران؟ |
| Her gün öğle yemeğinde yalnız oturmak nasıl bir şey? | Open Subtitles | ما شعورك وأنتِ تجلسين وحدكِ على الغذاء كل يوم؟ |
| Orada oturdun ve bana her şeyi yaşatıp bu hale mi getirdin? | Open Subtitles | تجلسين هناك ووضعت علي كل هذه المشاكل وتركتني على هذا الشكل |
| Sınavda arkamda oturuyor olmayacaksın. | Open Subtitles | إنكِ لن تجلسين بقربي بينما آخذ هذا الإختبار |