| En iyisi bütün vücut temaslarından kaçınmak olacak. | Open Subtitles | في الحقيقة، سيكون من الأفضل تجنّب أي أحتكاكات جسدية |
| Bir diğer anlamı, et, süt ürünü ve yumurta gibi hayvansal gıdalardan kaçınmak, ağartılmış un işlenmiş şeker ve yağdan da öyle. | Open Subtitles | و كانت تعني أيضاً تجنّب الغذاء الحيواني المصدر كاللحمة و الألبان و البيض، و الأطعمة المكرّرة كالطحين الأبيض، |
| Geleceği tahmin edebilmenin faydası istenmeyen kehanetlerden uzak durabilme şansı. | Open Subtitles | ميزة القدرة على قراءة الغيب، هي إمكانيّة تجنّب شؤم الطالع. |
| Bu gece şehrin bu bölgesinden uzak durmaya niyetliyim. | Open Subtitles | أنوي تجنّب ذلك القسم من المدينة بأسره الليلة. |
| Saldırılarından kaçmak gerçekten de zor olurdu. | Open Subtitles | سيكون من الصعب طبعاً تجنّب هجمات الخناجر للأبد. |
| Ayrıca fiziksel temastan da kaçının. Yüksek ve rahatsız edici seslerden de. | Open Subtitles | وكذلك حاولا تجنّب الاتصال الجسديّ، والأصواتِ العالية أو المجفلة... |
| Eğer bir şekilde minibüse ulaşsan bile Rani'nin gözünden kaçamazsın. | Open Subtitles | حتى إذا انت استطعت الوصول الشاحنة... أنت لا تستطيع تجنّب عين راني. |
| Kuzey enlemi açısından müthiş bir nedenin var çünkü dalgalı sulardan kaçınmak istersin. | Open Subtitles | أنت عند خط عرض 30 درجة شمالًا لأنّك تودّ تجنّب الموج القويّ |
| Aşırı sıcaktan kaçınmak çöl yaşamına bir ritim dayatır. | Open Subtitles | يفرضُ تجنّب الحرارة الشديدة إيقاعاً على حياة الصحراء |
| Sonuçta, onu ne kadar tanırsam küçük yanlış anlaşılmalardan kaçınmak o kadar kolay olur. | Open Subtitles | بالنهاية، كلّما ألممت بشخصيتها، سهل تجنّب سوء الفهم. |
| Tek amacım seri bir katilin soruşturmasını tehlikeye atmaktan kaçınmak. | Open Subtitles | هدفي الوحيد هنا هو تجنّب تعريض تحقيق عن قاتل جماعيّ للخطر... |
| Beni saymayın. Bu yaz kulüp çevresinden uzak kalmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | لا، أحاول تجنّب الملاهي الليلية هذا الصيف |
| Maceracılığın ilk kuralının tanıdık muhitlerden uzak durmak olduğunu söylemiştin. | Open Subtitles | أخبرتني أن أول قاعدة للتسلّل هي تجنّب المناطق التي يتعرّف فيها الناس عليك. |
| Sağlıklı yemek seçiminin bir kısmı iştahtan uzak durmaktır yani dolabınızdaki tüm zehir saçan yemekleri temizlemek için sırtınızı bir sıvazlayın! | Open Subtitles | جزءٌ من إختيار الغذاء الصحّي ،هو تجنّب الإغراء لذا ربّتوا على انفسكم من الخلف لجمح شهواتكم |
| - Pekâlâ, ne olursa olsun gerginlikten uzak durmanız lazım. | Open Subtitles | حسناً، يجب عليك تجنّب الشدّة مهما كلّف الأمر. |
| Kehanetten kaçmak için ipuçları bulabiliriz. | Open Subtitles | ربّما نجمع إشارات إضافيّة تساعد في تجنّب شؤم النبوءة. |
| Ama bu kapıyı, kalabalıktan kaçmak için zaman zaman kullandığını söyledi. | Open Subtitles | البوّاب لمْ يكن يعرف، لكنّه قال أنّها تستخدم ذلك الباب أحياناً عندما تودّ تجنّب الحشود. |
| Burası zifiri karanlık ve buz gibi soğuk. Benimle konuşmaktan kaçmak için buna katlanacak mısın? | Open Subtitles | الظلام دامس والبرد قارس ألهذه الدرجة تريدين تجنّب التحدّث معي؟ |
| Göz teması kurmaktan kaçının. | Open Subtitles | تجنّب النظر المباشر اليه |
| Kaderden kaçamazsın. | Open Subtitles | *سآتيك، سآتيك، سآتيك* لا يمكنك تجنّب القدر |
| Eğer yön değiştirmeye ve kaçmaya devam edebilirse nihayetinde onlardan daha çok dayanabilir. | Open Subtitles | لو واصل الأرنب تجنّب الذئاب و تفاديها ففي النهاية قد يصمد للهروب منها |
| Sanırım bunun nedeni renk çatışmasını önlemek. | Open Subtitles | أعتقد أنّ هذا أفضل لنحاول تجنّب إشتباك الألوان |
| Öyle elbet. Lakin anlamsız çatışmalardan da kaçınmalıyız. | Open Subtitles | لكنّي أريد تجنّب هذه القتالات التي بلا فائدة |