| Söylemeni istediğim şey şu... Zarfın hala sende olduğunu görüyorum. | Open Subtitles | مايكل، أنا يمكنني أن أرى بأنّك ما زلت تحتفظ بالظرف |
| Bence o kadardan daha fazla. Resmini yatağının altında saklıyorsun. | Open Subtitles | تتمنى لها أكثر من الخير فأنت تحتفظ بصورتها تحت فراشك |
| Evet, cesur küçük çoban kız, sizin için koca koyunları saklıyor. | Open Subtitles | أجل من أجلكم تحتفظ تلك الراعية الصغيرة الشجاعة بالخراف الجيدة والسمينة |
| Kafama takılan soru şu kadın suçluysa neden kalıntıları eve yakın tutuyor? | Open Subtitles | إن كانت الأرملة هي المذنبة لمَ تحتفظ إذاً بالبقايا قريباً من المنزل؟ |
| Çikolatalı Alman pastalarını, kuzu buğulamayı ve Belçika "waffle"larını da tutuyorsun. | Open Subtitles | أنت أيضاً تحتفظ بالكعك الألماني بالشيكولاتة واللحم الضاني وبسكويت الوافل البلجيكي |
| Eski plakları çıkarıp kadına bunca yıl onları sakladığını gösterirsin. | Open Subtitles | تخرج التسجيلات القديمة تظهر انك تحتفظ بهم علي مدار كل هذة السنوات |
| Cinayet silahı hala ondaydı ve saklamak için sadece bir kaç saniyesi vardı. | Open Subtitles | كانت لا تزال تحتفظ بالمسدس سلاح الجريمة فقط كان لديها ثواني قليلة لتخبئه |
| Boynuna taktığın o taş hâlâ sende mi? | Open Subtitles | أمازلت تحتفظ بهذا الحجر الذي كنت ترتديه حول عنقك ؟ |
| Pekala sende kalsın. Sen al. | Open Subtitles | . حسناّّ ، يمكنك أن تحتفظ بها أريدك أن تأخذها |
| Kazandığım tüm para, şu sende duran... | Open Subtitles | كل المال الذي حصلت عليه والذي تحتفظ لي به |
| -Öyle. Seni hapse attırabilecek kanıtı mı saklıyorsun? | Open Subtitles | هل تحتفظ بجزء أساسي من الدليل والذي ممكن الممكن أن يدينك؟ |
| - Evet, elbette var. Ama evinde saklıyorsun. | Open Subtitles | نعم،لقد فهمت هذا أنت تحتفظ بهم في البيت، |
| Lanetli Cadı kafeste ne saklıyor olabilir ki? Maymunları mı? | Open Subtitles | ما الذي كانت تحتفظ به الساحرة الماكرة في القفص، قردة؟ |
| Keşin teki, lezbiyen, ya da buzlukta ölü kedi saklıyor gibi. | Open Subtitles | مثل أنها سحاقية تعاقر المخدرات أو أنها تحتفظ بقط ميت في الفريزر |
| Annem aksanını iki hamarat eliyle tıpkı bir tüfek gibi tutuyor. | TED | تحتفظ أمي بلُكْنتها كبندقية صيد، بين يدين قويتين. |
| Madem senin için bu kadar önemsizim, öyleyse neden beni yaninda tutuyorsun? | Open Subtitles | إذا كنت بهذه البخاسة بالنسبة لك، فلم إذا تحتفظ بى إلى جانبك؟ |
| Bir şey bilmesi gerekmez. Evinde sakladığını söylemişsin. | Open Subtitles | ليس عليه ان يعرف شي , انت اخبرته بأنك تحتفظ بها في البيت |
| Kendilerine saklamak zorundalar yoksa başları belaya girer. Yoksa kapatılırlar. | Open Subtitles | يجب ان تحتفظ بكل شيء لنفسك أو ستقع في المشاكل أنهم منغلقون |
| Cebi olmayan bir kız iki yerinde eşya saklar: Ayakkabısında veya sutyeninde. | Open Subtitles | تحتفظ ببعض الأشياء في حذائها أو حمالة صدرها |
| Lütfen Hadiras Jİ, almanı istiyorum. | Open Subtitles | أرجوك يا هاريداس جى. أريدك أن تحتفظ به |
| Yakın zamanda Y kuşağını elde tutmak amaçlı mola odasına top çukuru koyma fikrinin kabul edilmediği bir iş yeriyle konuştum. | TED | تحدثت إلى مؤسسة التي قررت مؤخرًا ألا تضع حفرة كرات في غرفة الاستراحة، وبذلك تحتفظ بجيل الألفية. |
| Bu noktada haklısın. Eski toprağı ayakta tutar, ha? | Open Subtitles | لديك نقطه هنا تحتفظ بالأيدى العجوزه مستقره |
| Evet, bir de şu tarafından bak. Hâlâ saçların duruyor. | Open Subtitles | نعم, انت تراها بهذه الطريقة ولذا ما زلت تحتفظ بشعرك |
| Onları benim için saklamanı istiyorum, eğer bana bir şey olursa diye. | Open Subtitles | أرغب أن تحتفظ بها لأجلي .. في حال . إن حصل لي أي شيء |
| Daha önce paranı sakladığın yere. | Open Subtitles | وضعت علبة هناك في الصندوق الذي كنت تحتفظ بمالك فيه |
| Para gelmeye devam ettikçe hesap tutmazsınız | Open Subtitles | عندما يستمر المال في التدفق أنتَ لا تحتفظ بالكتب |