| Bir keresinde hayatını kurtarmıştım. bana borçlusun. Bir hayat borçlusun. | Open Subtitles | لقد أنقذت حياتك ذات مرة، وأنت تدين لي بذلك أذاً أنت مدين لي بحياه |
| Dışarısı çok soğuk olduğu için dolaşırken donuyorum çünkü hiç param yok ve sen bana borçlusun. | Open Subtitles | تدين لي بهذا المال لشخص مثلي في حين أن البرد قارص خارجا بسبب اني لم احصل على مالي |
| bana borçlusun Kien. Bunu sakın unutma. | Open Subtitles | بعدها سوف أحكم المدينة أنت تدين لي بواحدة ، كن حذراً |
| bana borçlu olduğun para iki katına çıktı. | Open Subtitles | و الآن، هذه ال300 ألف التي تدين لي بها، لقد ضاعفتها. |
| bana borçlu. | Open Subtitles | إنني أُنقذُ حياتها عملياً عندما كانت تتجول ذلك اليوم. إنها تدين لي بالكثير. |
| Bana 55.000 dolar borcun var ve alana kadar da bir yere gitmiyorum. | Open Subtitles | ،أنت تدين لي بـ55 ألف وأنا لن أغادر من هنا حتى أحصل عليها |
| Beleşçi herif, golften 50 papel borçlusun bana. | Open Subtitles | أيها المتهرب,أنت تدين لي بـ 50 دولارا للعب الغولف |
| bana borçlusun Clark. Tuvaletten kurtardım. | Open Subtitles | تدين لي بخدمة كلارك أنقذتها من الرمي في المرحاض |
| bana borçlusun. Kendi evimde bile bu kadar çalışmıyorum. | Open Subtitles | أنت تدين لي بشده , فإننى لم أعمل بهذا الجهد في منزلى الشخصى |
| - bana borçlusun. | Open Subtitles | أنت تدين لي بالتأكيد لا إنه دورك، ليس دوري |
| Öncelikle, sekreterini becerdiğin için hayatının geri kalanında bana borçlusun. | Open Subtitles | للمبدئ, لأنك ضربت سكرتيرتك وأنت تدين لي ببقية حياتك |
| Şükranla ayaklarımı öpmelisin çünkü o Ermenilere borçlanmak yerine bana borçlusun. | Open Subtitles | يجب أن تقبل مؤخرتي بدل من أن تتورط مع الأرمن الملاعين أنت تدين لي فقط |
| Ve şunu hatırlatmama gerek var mı: Sahip olduğun her şeyi bana borçlusun. | Open Subtitles | وعلي أن أذكرك بأنك تدين لي بكل ما حققته في هذا العالم |
| Ayrıca, geçen haftadan bana borçlusun. | Open Subtitles | بالإضافة , أنت تدين لي من الأسبوع الماضي. |
| O zaman bana borçlu olduğundandır. | Open Subtitles | حسناً،إذن، لابد أن يكون الأمر لإنك تدين لي. |
| Şimdi doğruca CBI'e gidebilir ve bana borçlu olduğun görüşmemizi yapabiliriz. | Open Subtitles | أو يمكننا أن نعود الآن إلى المكتب ونجري تلكَ المقابلة التي تدين لي بها |
| Bu gece bana borçlu olduğun tek şey yokluğun. | Open Subtitles | الشيئ الوحيد الذي تدين لي به الليله هو غيابك |
| Bana bir altın zincir borcun var. En azından parasını borçlusun. | Open Subtitles | انت تدين لي بسلسلة ذهبية او على الاقل بثمن سلسلة ذهبية |
| - Bunun için bir çıkartma borçlusun bana. | Open Subtitles | أنت تدين لي بملصقات من أجل ذلك |
| Andy, söz konusu olan hayatlar. Yeri gelmişken, senin götünü bir kez kurtarmıştım. O yüzden bana borcun var. | Open Subtitles | وبهذا الصدد، سبق وأنقذت جلدك، لذا أنت تدين لي |
| Bana 6 papel borçlusun çünkü onu almaya gitmeyeceğim. Patladı. | Open Subtitles | الان انت تدين لي بـ 6 دولارات، لاني لن اذهب وآخذه وقد انفجر |
| Sana hayatımı borçluyum, sen bana hiçbir şey borçlu değilsin. | Open Subtitles | أنا مدينة لك بحياتي و أنت لا تدين لي بشيء |
| Zaten duş yapmasına izin verdiğim için bana borcu var. | Open Subtitles | أعني أنها تدين لي بخدمة بسبب سماحي لها بالاستحمام هنا |
| Tamam, o zaman Bana borçlandın. | Open Subtitles | لانها دائماً على حسابي. حسناً, أنت تدين لي بواحدة إذن. |