| Biri yeşil bir elbiseli, inci kolyeli ve kafasında bir ton mavi saç var. | Open Subtitles | واحدة منهن ترتدي فستان أخضر عقد ، ولديها شعر أزرق كثير |
| Kızıl saçlı, yeşil elbiseli bir kızın yanında dans ediyordun. | Open Subtitles | وكنت ترقصين بجانب فتاة صهباء ترتدي فستان أخضر |
| Uzun saçlı uzun elbiseli... ..bir kadın var ve kadının tırnakları her yerimde. | Open Subtitles | هناك تلك المرأة شعرها طويل, ترتدي فستان حفل ممزق وهي فوقي |
| Hiçbir genç kadın düğün gününde başka bir kadının elbisesini giymemeli. | Open Subtitles | لا يجدر بأي امرأة أن ترتدي فستان امرأة أخرى في يوم زفافها |
| Kocamı doğuran kadının gelinliğini giymek romantik olur diye düşündüm. | Open Subtitles | قررت انه امر رومانسي ان ترتدي فستان المرأة التي حملت في زوجك |
| Battaniye giymiş Bang Shil, Louie Jang'ın ilham perisi mi? | Open Subtitles | بانغ شيل ترتدي فستان ! هيا إلهام جانق موس؟ |
| Benim düğünümde, gece mavisi askısız... bir nedime elbisesi giyeceksin. | Open Subtitles | في حفل زفافي، سوف ترتدي فستان إشبينة أزرق غامق بدون زنار |
| Galiba New York'tandı, hani mavi elbiseli? | Open Subtitles | أعتقد انها من نيويورك تلك التي ترتدي فستان أزرق ؟ |
| Burada gerçekten güzel ve mavi elbiseli bir kız gördünüz mü? | Open Subtitles | ألم يحدث أن رأيتي فتاة جميلة جداً ترتدي فستان أزرق, مرت من هنا؟ |
| Bilmiyorum, arkası açık, çiçekli elbiseli bir sarışın. | Open Subtitles | لا أعرف، شقراء ترتدي فستان عليه ذهور وغير مغطّى من الخلف |
| Gül pembe elbiseli kayıp küçük bir kız. | Open Subtitles | فتاة صغيرة مفقودة ترتدي فستان وردي اللون |
| Kırmızı elbiseli, bantlı ayakkabılı. | Open Subtitles | ترتدي فستان أحمر وحذاء بكعب عال |
| Karanlıktı. elbiseli bir kız gördüm. | Open Subtitles | كانت ليلة مظلمة, ورأيت فتاة ترتدي فستان... |
| -Şuradaki, pembe elbiseli olan. | Open Subtitles | هذه هناك التي ترتدي فستان وردي |
| Şu boyda, çiçekli elbiseli. | Open Subtitles | هي بهذا الطول. ترتدي فستان كله ورد. |
| Hiçbir genç kadın düğün gününde başka bir kadının elbisesini giymemeli. | Open Subtitles | لا يجدر بأي امرأة أن ترتدي فستان امرأة أخرى في يوم زفافها |
| Cenazede bile tuvalet giymek ister gibi bir havası var. | Open Subtitles | تَبدو مثل أنّها ترتدي فستان حتّى في الجنازة. |
| Oswald yalnız hareket etmiş, benekli elbise giymiş kız falan. | Open Subtitles | تصرف (أوزولد) بمفرده الفتاة التي ترتدي فستان (البولكا) |
| Kadın elbisesi giymişsiniz düküm. | Open Subtitles | أنت ترتدي فستان يا صاحب الجلالة |