Telefon ahizesini kaldırdığınızda ne kadar eliniz titriyor? nasıl bir Titreme ve zaman içinde nasıl değişim gösteriyor? | TED | فعندما ترفع سماعة الهاتف ما مدى إرتعاش يدك, و كيف ترتعش, و ما حالة هذا الإرتعاش مع الوقت؟ |
Daha ciddi bir şey hissetmeliyim. titriyor musun? | Open Subtitles | اعنى ان يجب ان اشعر بشئ ما اكثر جدية هل ترتعش ؟ |
Gözlük taktığım halde, doğru dürüst göremiyorum. Ellerim titriyor... | Open Subtitles | عيناى لم تكن بحالة جيدة بالرغم من هذه النظارة ويداى ترتعش |
titriyorsun, terliyorsun. Kendine gel ve kapıyı kontrol et. | Open Subtitles | كنت ترتعش ، ترتعد ، تتعرّق و تراقب الباب |
O denli tutkuyla aşıktı ki, sizi ne zaman düşünse, elleri titriyordu. | Open Subtitles | كان غارقا فى العشق, لدرجة انه كان عندما يفكر فيك, ترتعش يداه |
Bir şey yükseliyor. Eskilerden de eski bir şey. Herkesin kuyruğu seğiriyor. | Open Subtitles | شيئاً ما ينهض , شيئاً أكبر من الكبار والجميع أذيالهم ترتعش |
Bacağım titriyor mu diye baksana, titrediğini hissediyorum da. | Open Subtitles | تفقد ما إذا كانت رجلي ترتعش أشعر بأنها ترتعش |
Gülmekten elim titriyor, atamıyorum vallaha. | Open Subtitles | يدي ترتعش من الضحك لدرجة لا يمكنني توقيعه |
Dudakları titriyor, gözleri doldu, burnu açıldı. | Open Subtitles | شفة ترتعش عيون مليئة بالدموع والانف المشتعل |
Bir bardağı bile tutamam. Hava değiştiğinde elim titriyor. | Open Subtitles | لا يمكنني حتّى حمل كوب، يدي ترتعش أيّان تغيّر الطقس. |
- Kadının korkusundan dişlerin mi titriyor? | Open Subtitles | هل هي مخيفة جدًا لتجعل أسنانك ترتعش من الخوف؟ |
Parkinson hastalığı var. Eli ne biçim titriyor baksana. | Open Subtitles | لأنه أصيب بالشلل الرعاش يده ترتعش أكثر مما قلته |
Joel, çizmelerinin içinde titriyorsun evlat. | Open Subtitles | جول, أنت ترتعش في حذائك يا بني |
Ellerin çok soğuk. Neden titriyorsun aşkım? | Open Subtitles | يداك باردتان جدا لماذا ترتعش يا حبيبي؟ |
Öyle ama titriyorsun. Korkmuş olmalısın. | Open Subtitles | حسنا ، انت ترتعش ، لابد انك خائف جدا |
O elektrik yüklenmiş bir halde doğruca bize doğru geldi,... ...yanımıza oturdu, titriyordu,... ...Dereck'e doğru olan sırtıyla etrafa bakıyordu. | TED | لقد جاءت نحونا .. ومن ثم بدأت تنظر إلينا بصورة مباشرة وجلست بقربنا ترتعش وادارات ظهرها الى ديرك .. واخذت تتفحص |
Çıplak bedenlerimiz karanlığın örtüsü altında seğiriyor. | Open Subtitles | أجسامنا العارية ترتعش تحت ظلمات الليل الحالكة |
Gök gürültüsü'nün savaş yumruğu dağları çökertti ve ormanlar korkudan titredi. | Open Subtitles | مطرقة حرب الرعد، تجعل الجبال تنهار، والغابات ترتعش من الخوف |
Biraz sarsılmış tabii, ama iyileşecek. | Open Subtitles | أقصد، إنها ترتعش قليلا، بالطبع لكن ستكون على ما يرام. وشرطة الأمم المتحدة |
İkinci değişkende ise, William her geçen saat yeteneklerinden şüphe duymaya başlıyor ve elinde Titreme baş gösteriyor. | TED | المتغير الثاني: بدأ ويليام بالشك في مهاراته قبل ساعات من انطلاق التحدي فبدأت يده ترتعش. |
Küçük bir kız, mor düğmeyi çekmeyi denedi sonra da itmeyi. Olmayınca arkasına yasladı ve titreyen alt dudağıyla kutuya baktı. | TED | حاولت فتاة صغيرة أن تسحب الزر البنفسجي وأن تضغطه، ومن ثم استلقت وحدقت بالصندوق وشفتها السفلى ترتعش. |
Elim titremeye başladı ama onun için sorun değildi ama ardından kasılmalar başladı ve onun önünde donakaldım. | Open Subtitles | من الصعب شرح مرض باركنسون لفتاة بالخامسة بدأت يدي ترتعش . ولم يهمها ذلك |
Dudakları titreyecek ve gözlerini kırpıştıracak, ama kapanmayacaklar. | Open Subtitles | شفتيها سوغ ترتعش وعيناها سوف ترتجف، ولكنهما في الواقع لن ينغلقا. |
Elektrotlar şimdi kapatıldı ve bayanın titrediğini görebilirsiniz. | TED | الأقطاب مطفأة الآن و يمكنك أن ترى أنها ترتعش |
"Odin'in kılıcı adına bu dünyayı gücümle titreteceğim." desene. | Open Subtitles | أوه، ويقول، "بالسيف أودين، سأجعل ترتعش الأرض مع قوة لي." |
Yer, titretir ve gökyüzü davul çalar. | Open Subtitles | الأرض ترتعش و السماء تلعب الطبول. |
Maribelle, çenesi havada, dizleri titreyerek orada otururken annem onu dikkatlice süzüyordu. | Open Subtitles | ماريبيل وقفت هناك خائفة ... وركبتها ترتعش وكانت والدتي تحدق فيها |