| Evet, neden diye sorma ama ailem seninle tanışmak istiyor. | Open Subtitles | حسنا لا تسألني لماذا لكن والدي يريدان ان يلتقيا بك |
| Bayağıdır duran bir içki var. Ne kadar olduğunu sorma. | Open Subtitles | لدي زجاجة من النبيذ هي هنا, لا تسألني منذ متى |
| soruyorsun ama yanında patates de ister misin gibi soruyorsun. | Open Subtitles | أنت تسألني لكن تسألني إن كنت أريد معها بطاطا مقلية |
| Çok sık soruyorsun, bıktım usandım. | Open Subtitles | لقد كنت تسألني كثيراً في الآونه الأخير وقد سأمت ذلك |
| Beraber olduğumuz bu süre içerisinde bana hiç çocuklarım hakkında soru sormadın. | Open Subtitles | أتعلم.. طوال الوقت الذي كنا نخرج فيه معاً لم تسألني عن أطفالي |
| Yani benden, milyonlarca galon su içeri girsin diye bariyerin kapılarını açmamı istiyorsun. | Open Subtitles | إذا , فأنت تسألني أن افتح تلك البوابات لأسمح لملايين الغالونات من المياه |
| Şimdi muhtemelen nasıl olup uyuyabildiğimi sormak için can atıyorsunuzdur. | Open Subtitles | وربما أنك تتوق حتى تسألني كيف بإمكاني النوم ليلاً ؟ |
| Nasıl olduğunu sorma ama artık bir cep telefonum var. | Open Subtitles | صار بحوزتي هاتف هنا الآن لا تسألني كيف حصلت عليه |
| Benim onlardan neyi isteyip de neyi bulduğumu sorma bana. | Open Subtitles | لا تسألني ما هو اللون الذي اريده ثم اعطني هذا |
| Nedenini hiç sorma. Bazı şeyleri açıklamak zordur. | Open Subtitles | ولا تسألني لماذا فبعض الأشياء صعبة التوضيح |
| - Bana mı soruyorsun yoksa anlatıyor musun? - Sana anlatıyorum. | Open Subtitles | هل تسألني ام تخبرني اني اخبرك 343 ضرب سبعة |
| Bana Casablanca'yı seyredip seyretmediğimi mi soruyorsun? | Open Subtitles | كنت تسألني إذا كنت على الاطلاق الدار البيضاء؟ |
| Kevin, bazen bana cevaplayamadığım sorular soruyorsun. | Open Subtitles | كيفين، أحياناً تسألني أسئلةلا أستطيع الإجابة عليها |
| O yüzden mi bana ölü mü, hayatta mı diye sormadın? | Open Subtitles | إذاً لماذا لا تسألني ما إذا كان على قيدالحياة أو ميت؟ |
| Boş vaktinde ne yaptığın beni ilgilendirmez, yeter ki benden popona vurmamı isteme. | Open Subtitles | مهما تفعله في وقت فراغك هذا يخصك طالما لا تسألني لأضربك، فسنكون بخير |
| Şimdi her şeye dokunmadan önce bu sıcak mı diye sormak zorunda değilsin. | Open Subtitles | الأن أنت لست مضطر لسؤالي. إذا كان كل شيء ساخن قبل أن تسألني. |
| Bütün bunları neden soruyorsunuz ki? Nasıl olsa söylediğim hiçbir şeye inanmıyorsunuz. | Open Subtitles | لماذا تسألني كل هذه الأسئلة إن كنت لا تصدق أي شيء أقوله لكم |
| Fatıma'yı ardında bıraktı. Şimdi 12 yaşında. Her gün babasını soruyor. | Open Subtitles | عافولي فطوم عمرها 12 سنة يومية تسألني وين بابا وين بابا |
| Adamın bu sefer ne yapacağını sormayacak mısın? | Open Subtitles | لا يمكنك ستعمل تسألني ما هذا الرجل هو سأفعل بعد ذلك؟ |
| Hayır, bunu yapamam, bir dosta ihanet edemem, lütfen bana soru sormayın. | Open Subtitles | لا أٍستطيع، لا يمكنني خيانة صديقة أرجوك ألا تسألني هذا |
| Yardım edebileceğin bir şey var mı diye sordun ya hani? | Open Subtitles | عندما كنت تسألني إذا كان هناك ما يمكنك أن تساعدني به؟ |
| Bir şey görmeye çalışırken, sen bir şeyler sorup duruyorsun diye istediğimi göremiyorum. | Open Subtitles | , عندما احاول رؤية شيئاً لا يمكنني فعل هذا و أنت تسألني أسئلة |
| Neden yaz nasıl geçecek bakmıyoruz ve son gecemde bana tekrar sormuyorsun? | Open Subtitles | لماذا لا نرى كيف يجري الصيف ثم تسألني في الليلة الأخيرة ؟ |
| Bana sorarsan demir gibi bir kadınla evlenmek için özbeöz erkek olmak lazım. | Open Subtitles | حسنا , إذا تسألني , أنه يأخذ رجل حقيقي للزواج من أمرأة قوية |
| Fakat teklif ettiğinde, Bu duyguya sahip olmalıyım. | Open Subtitles | ولكن عندما تسألني لابد أن يكون لدي هذا هذا الشعور |
| Yalan söyledim çünkü bunu bana sormaya hakkınız olmadığını düşündüm. | Open Subtitles | كذبت عليك لأني ظننت أنه ليس لك شأن بأن تسألني. |