| Senin hak ettiğin ve beraber olmak istediğin biri haline dönüşerek. | Open Subtitles | بالغدوّ شخص تستحقّينه وترغبين بأن تكوني معه |
| Aşkı bulamıyor olmanın tek sebebi onu hak etmemiş olman. | Open Subtitles | سبب عجزكِ عن إيجاد الحبّ هو لأنّكِ لا تستحقّينه |
| İstediğim her şeye sahiptin. Üstelik hak etmiyordun bile! | Open Subtitles | حصلتِ على كلّ ما أردتُه ولمْ تكوني تستحقّينه حتّى |
| Dürüstçe ve cesaretle. Bırak hak ettiğin erkek olayım. | Open Subtitles | مصحوباً بالشرف والشجاعة فدعيني أكن الإنسان الذي تستحقّينه |
| Şaşırdın çünkü, hep olmasını istediğin, hak ettiğin ebeveyn olduğunu umuyordun. | Open Subtitles | إنّك مندهشة لكونك أملتِ أن يكون الأب الذي أردتِه دومًا الأب الذي تستحقّينه. |
| Çünkü sana hep hak ettiğin bir ders vereceğim. | Open Subtitles | لأنّي سألقّنك درساً لطالما كنتِ تستحقّينه |
| Büyük bir meblağ olduğunu biliyoruz, ama sen bunu hak ettin. | Open Subtitles | نعلم أنّه مفرط، لكنّكِ تستحقّينه. |
| Elime tekrar bir şans geçecek olsaydı en başından beri hak ettiğin adam olurdum. | Open Subtitles | لو تسنّى لي البدء مِنْ جديد... فكنت لأحرص على أنْ أكون الإنسان الذي تستحقّينه منذ البداية |
| Rumplestiltskin seninle vaktini boşa harcıyor. Onu hak etmiyorsun. | Open Subtitles | (رامبل ستيلسكن) يضيّع وقته معكِ وأنتِ لا تستحقّينه |
| Bunu hak ettiğini düşünmüyorsun. | Open Subtitles | تعتقدين أنّك لا تستحقّينه |
| hak ettiğin buydu. | Open Subtitles | "فهذا ما تستحقّينه" |