| Çok derin, bu derinliği göremezsin. | Open Subtitles | عميقة جداً ، بحيث لا تستطيع رؤية نهايتها |
| Seni çağırmadıkça şeytanın gözlerini göremezsin. | Open Subtitles | لن تستطيع رؤية عيني الشيطان حتى يطلبك هو |
| Sanırım sen göremiyorsun ama yaptığım işte bir asalet var. | Open Subtitles | اعتقد انك تستطيع رؤية ذلك هناك كرامة حقيقيه بما اعمله |
| Sayın hakim, geceliğin karakoldan alınıp laboratuara bırakılması arasında belgenin hatalı olduğunu görebilirsiniz. | Open Subtitles | إلتقاط القميص في القسم الإجاري و إعطاؤها للمعمل، تستطيع رؤية الوثيقة هُنا معيوبة. |
| - Oh, Tanrım. - Kelly yatağa neyle giren bir adamla beraber olduğunu göremiyor. | Open Subtitles | أوه، اللهي كيلي لا تستطيع رؤية أن تكون مع رجل يلبس بيجرا في السرير |
| İçlerindeki sana acı veren yarayı görebiliyor musun? | TED | هل تستطيع رؤية الجرح في الأشخاص الذين جرحوك؟ |
| Su öylesine berraktır ki dibini görebilirsin. | Open Subtitles | و خالي ونظيف جداً لدرجة تستطيع رؤية القاع |
| Mutluymuş gibi yapıyor, ama, içini hemen görebiliyorsun, ...mutsuz o. | Open Subtitles | إنها تدعي كونها سعيدة لكن تستطيع رؤية ذلك من خلالها إنها تعيسة ؟ |
| Geceleri her yer kararır. Hiçbir şey göremezsin. | Open Subtitles | في الليل كل شيء يصبح مظلم إنك لا تستطيع رؤية أي شئ |
| Işık hızında yol alıyorsan kendini aynada göremezsin. | Open Subtitles | إذا امتطيت سحـابة بسـرعة الضـوء فلن تستطيع رؤية نفسك في المرآة |
| ÖIüm Defteri'ne sahip birisinin ömrünü göremezsin. | Open Subtitles | أنت لا تستطيع رؤية مدة حياة الشخص الذي يملك مذكرة الموت |
| Durum satranç gibi çekişmeli bir oyuna benziyor – fakat burada karşı tarafın durumunu göremiyorsun. | TED | هذه الحالة تشبه حالة الخصومة التي تحدث في لعبة الشطرنج ولكنّك هنا لا تستطيع رؤية موقع الخصم. |
| Gözünün önündeki eli bile göremiyorsun. | Open Subtitles | مشطنا هذه الأجزاء لن تستطيع رؤية يدك امام وجهك |
| Sen kendinin ne olduğunu göremiyorsun, ben her şeyi görüyorum. | Open Subtitles | أنت لا تستطيع رؤية نفسك و أنا أستطيع رؤية كل شئ |
| İstemli körlüğü bankalarda, binlerce insan onları ödeyemeyecek insanlara ev kredisi verdiğinde görebilirsiniz. | TED | تستطيع رؤية التعامي المقصود في البنوك، عندما باع الآلاف من الأشخاص قروض عقارية إلى أشخاص ليس لديهم القدرة على السداد. |
| İstemli körlüğü Katolik Kilisesinde görebilirsiniz, on yıllarca çocuk istismarına göz yumulur. | TED | تستطيع رؤية التعامي المقصود في الكنيسة الكاثوليكية، حيث عقود من الإساءات للأطفال تم تجاهلها. |
| Bana yardım etsen de etmesen de, onun için gözden çıkarılabilirsin, bunu göremiyor musun? | Open Subtitles | سواء ساعدته او لم تساعده, انت عبء عليه, الا تستطيع رؤية ذلك؟ |
| Fakat bu devasa makina bile uzak gezegenleri göremiyor. | Open Subtitles | لكن حتى هذه الآلة العملاقة لا تستطيع . رؤية الكواكب البعيده |
| Yani sen şimdi bulutlara bakınca tüm bunları görebiliyor musun? | Open Subtitles | انت تعنى بجسمك الرفيع تستطيع رؤية هذه الاشياء |
| Ama Ay'da ki adamı görebilirsin, bu gece gerçekten çok iyi! | Open Subtitles | لكنك تستطيع رؤية الرجل علي القمر, انها ليلة رائعه حقاً |
| -Koca kıçını mil uzaktan görebiliyorsun. | Open Subtitles | فأنت تستطيع رؤية مؤخرته السمينة من على بعد أميال |
| Niye öyle yapsın ki? Nasılsa birşey göremez. | Open Subtitles | ما الذي يمكنا أن تنظر إليه انها لن تستطيع رؤية أي شئ على أية حال |
| Tanrı'm, ihtiyarın yüzünü bir görebilseydin. | Open Subtitles | يا الله، لو تستطيع رؤية وجه كبير العائلة |
| Siz başkalarının arama sonuçları ile kedinizikinin ne kadar farklı olduğunu göremezsiniz. | TED | لا تستطيع رؤية مدى اختلاف نتائج بحثك عن أي شخص آخر. |