| Gerçekleri savcılığın duymanızı istemeyeceği şeyleri konuşarak öğrenebiliriz. | Open Subtitles | نستطيع معرفة الحقيقة بالحديث عن الأشياء التى لا يريدكم الإدعاء أن تسمعوها |
| Savcılığın duymanızı istemediği konulardan konuşmaya başlayarak. | Open Subtitles | بالحديث عن الأشياء التى لا يريدكم الإدعاء أن تسمعوها |
| Sokaktaki bir serseriden değil, benden duymanızı istedim. | Open Subtitles | و أريدكم أن تسمعوها مني و ليس من أحمق في الشوارع |
| Bunlar bu gece duymayacağınız üç cümle, çünkü Leslie Knope seçimi kaybetti. | Open Subtitles | تلكَ العبارات لن تسمعوها اليوم بما أن تم التصويت لعزل ليزلي نوب |
| Daha önce duymadığınız ve işimiz bittiğinde muhtemelen bir daha asla duymayacağınız saçma sapan bir sürü kelime. | Open Subtitles | كلمات كبيرة جداً لم تسمعاها من قبل على الأرجح و عندما ننتهي لن تسمعوها ثانيةً |
| Bu deyimi hiç duymadınız mı? | Open Subtitles | ، ألم تسمعوها من قبل |
| Klitle ilgili duymanızı istediğim birkaç şey var. | Open Subtitles | يوجد بعض الاشياء استطيع ان اقولها عن الكليت اريدكم ان تسمعوها |
| Umarım deminki espriyi duymuşsunuzdur, duymanızı istedim çünkü. | Open Subtitles | أَتمنّى بأنّكم سَمعتم تلك النكتةِ. والتي كنت أعني أن تسمعوها |
| Biliyorum çoktan Bellerophon'a dahil oldunuz ama bende duymanızı istedim. | Open Subtitles | أعلم أنه تم بالفعل إعلامكم عن مهمة (بيلليروفون) ولكن أريدكم أن تسمعوها مني |
| Bir daha benden duymayacağınız bir kelimeyi... duymak üzeresiniz. | Open Subtitles | مرحباً بك في الإن إف إل السادة المحترمون اوشكتم على سماع كلمات منى لن تسمعوها مجدداً |
| Bunu duymadınız. | Open Subtitles | لم تسمعوها من قبل. |