| "Charleston Chiefs"den aradılar. Şu anda, yeni oyun kurucularına bakıyorsun. | Open Subtitles | لقد كانوا مسؤولي تشارلستون انت الآن أمام صانع العابهم الجديد |
| Sadece Charleston'u aradığını ve Tom Mason'a bir mesajı olduğunu söyledi. | Open Subtitles | فقط انه كان يبحث عن تشارلستون وان لديه رساله لتوم مايسون |
| Onun lastikleri Trace bu Charleston Mount kadar tahrik olduğunu söyledi. | Open Subtitles | الاثار على اطاراتها قالت انها كانت تقود الى اعلى جبل تشارلستون |
| Bu bizim fikrimiz miydi yoksa Bayan Charleston Tucker'ın mı? | Open Subtitles | هل هذا كل ملكنا او ان ذلك ملك تشارلستون توكر؟ |
| Bilgin olsun diye söylüyorum Charleston Kuşatması sırasında sıtma vatanseverlerin en büyük dostuydu. | Open Subtitles | حقنت نفسك بالملاريا؟ لعلمك لقد كانت الملاريا الحليف الأعظم للثوريين أثناء حصار تشارلستون |
| Charleston müzesindeki bu dijital baskı, beni kavramsallığın içine aldı. | TED | وكنت قد أخذت مفهوم هذا النوع من الطباعة الرقمية التي تقع في متحف في تشارلستون. |
| Adı Rhett Butler, Charleston'lı. | Open Subtitles | ألا تعرفيه يا عزيزتي ؟ إنه ريت بتلر من تشارلستون |
| West Point'ten kovulduğunuzu duydum Bay Rhett Butler ve Charleston'dakiler de sizinle görüşmek istemiyormuş! | Open Subtitles | سمعت أنه تم طردك من وست بوينت يا سيد بتلر وأنه لا توجد عائلة محترمة بـ تشارلستون تستقبلك |
| Onu Charleston'daki en iyi okullara göndereceğim. | Open Subtitles | لم ترالمدينة مثلها من قبل .. وسأرسلها إلى أفضل المدارس في تشارلستون |
| Önce Charleston limanına saldırma girişiminde bulunacaksın. | Open Subtitles | اولا انت سوف تسعى للأعتداء على ميناء تشارلستون |
| Charleston'daki hastaneye gitmesi gerekli ama Olga bütün masrafları ödemez. | Open Subtitles | يجب أن يذهب للمستشفى فى تشارلستون والشركة لن تدفع كل مصاريف العلاج |
| Ama bizim için en önemli olan şeyi asla unutmadık Charleston Sakızlarının muhteşem tadını. | Open Subtitles | لكننا لم نفقد شعورنا و ننسى الشيء المهم فعلاً الطعم الرائع لعلكة تشارلستون |
| Charleston yalnızca birkaç saat uzaklıkta. | Open Subtitles | كما تعلمون ، في تشارلستون فقط بضع ساعات بعيدا. |
| Noah imar planlarını onaylatmak için Charleston'a gittiğinde, kader önüne çıkıp ona güzel bir oyun oynadı. | Open Subtitles | وعندما ذهب إلى نوح تشارلستون للحصول على الخطط المعتمدة للمبنى ، صعدت في مصير وتعاملت معه بطاقة الحلو. |
| Charleston morgundan birkaç ölü moruk çaldık. | Open Subtitles | لقد سرقنا جثة عجوز غريب من مستودع للموتى في تشارلستون |
| Jodhpu'daki bir otel barında 1,000 yıl ve 4 ay önce tanıştığın Charleston isimli adam öldü. | Open Subtitles | الرجل الذي قابلته و يُدعى تشارلستون قبل أربعة أشهر و ألف سنة في حانة فندق جودبور , قد مات |
| Karaktersiz yemimiz Charleston gerçekten o tetiği çekecek miydi? | Open Subtitles | هل كان تشارلستون , نقطة ضعفنا سيضغط على الزناد فعلاً ؟ |
| Altı yıl önce, Charleston'ın karısının durup ona ayrıldığını söylediği aynı noktaya beni yerleştirdi. | Open Subtitles | لقد وضعني في نفس المكان الذي كانت تقف فيه زوجة تشارلستون قبل 6 سنوات |
| Onları Charleston'dan gemiye alıp buradan denize açılıyorsa, bunları yapacak zamanı var demektir. | Open Subtitles | حسنا, لو كان يضعهم على متن القارب فى تشارلستون و يبحر بهم لها سيكون لديه وقت للاثنان |
| Öyleyse Charleston ve Miami'deki yerel balıkçılardan hiçbiri olamaz? | Open Subtitles | لذا لا احد من المحليين قد يصطاد فى ميامى و تشارلستون ؟ |
| Çarliston dansı sırasında saçım birinin diş teli aparatına takıldı. | Open Subtitles | "أثناء رقصة "تشارلستون شعري قد علق بواقية رأس احداهم |