| Bunu söylediğime inanamıyorum ama sanırım onu pataklamam gerekecek. | Open Subtitles | لا استطيع تصديق أني أقول هذا ولكن أعتقد أنه حان وقت ضربها |
| Bununla kimseyi yatağa atamadığıma inanamıyorum. Belki de filmin farklı bir kısmını seçmeliyim. | Open Subtitles | لايمكني تصديق أني لا ألتقط فتيات بهذا الشيء ربما أحتاج أن أختار جزء أخر من الفيلم |
| Her sabah gözlerimi açıyorum ve hâlâ bu inanılmaz yolculuğa çıktığıma inanamıyorum. | Open Subtitles | أنا أصحو كل يوم ولايمكني تصديق أني في هذه المغامرة التي لا تُصدق |
| Artık buradan gittiğime inanamıyorum. Benim odam hep burasıydı. | Open Subtitles | لايمكني تصديق أني لن أعيش هنا بعد الأن هذه كانت دوماً غرفة نومي |
| İnanamıyorum az önce beni öptün. | Open Subtitles | لا أستطيع تصديق أني قد سمحت لك للتو بتقبيلي |
| Güzel robotuma bütün o delikleri açmana izin verdiğime inanamıyorum. | Open Subtitles | لا يسعني تصديق أني سمحت لك بإحداث كل تلك الثقب في رجلي الآلي الجميل |
| Onu öylece unuttuğuma inanamıyorum. | Open Subtitles | أنا فقط لا أستطيع تصديق أني نسيتها |
| Bunu tartıştığıma inanamıyorum. Kusura bakma Rita. | Open Subtitles | لا أستطيع تصديق أني في هذا الجدال |
| Bunu tekrar yaptığıma inanamıyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني تصديق أني أفعل هذا ثانيةً |
| Burada oturduğuma inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع تصديق أني جالسة هنا. |
| Bunun için karnımı tıraş ettiğime inanamıyorum. | Open Subtitles | لايمكني تصديق أني حلقت معدتي لهذا |
| Ve bunu yapabileceğime inanamıyorum. | Open Subtitles | و أنا لا أستطيع تصديق أني فعلتُ ذلك |
| Bunu söylediğime inanamıyorum. | Open Subtitles | لكن لا يمكنني تصديق أني أقول هذا |
| Yanılttığıma inanamıyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني تصديق أني خذلتها |
| Hayır. Buna inanamıyorum. Onu kaybettim. | Open Subtitles | كلا، لا أستطع تصديق أني أضعته |
| Bunu yaptığına inanamıyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني تصديق أني فعلت هذا! |