Önceden yapılmış hiçbir şeye benzemeyen, binalar inşa etmekte ısrar ediyorsun. | Open Subtitles | تصر على أن تصمم مبانى تبدو كما لم تبنى من قبل |
Ama ısrar edersen, kafana bir delik açmak zorunda kalacağım. | Open Subtitles | ولكن اذا كنت تصر انا سوف أضع ثقب في رأسك |
Lizzy ile konuşun! Onunla evlenmesi konusunda ısrar ettiğinizi söyleyin! | Open Subtitles | تكلم مع ليزى بنفسك, أخبرها أنك تصر على زواجها به |
Temyiz Mahkemesi Heyeti konuyla ilgisi olan tüm tanıklarla görüşmemizde ısrarcı. | Open Subtitles | هيئة القضاء العسكرية تصر على أن نستجوب جميع الشهود |
Yine de ahlâki, müzikal, insanlık ve uyum üzerine uygulamalar yapmakta ısrarcı mısın? | Open Subtitles | الان انت تصر على التمسك بالاخلاق الموسيقى الانسانية والإنسجام |
ve büyükannenin köylülerden ısrarla Hyun Sook'a da kendisine davrandıkları gibi davranmalarını talep ettiğini daima hissettim. | TED | وكنت دائما ما أشعر أن الجدة كانت دائما ما تصر على طلب أن يعامل أهل القرية أون سوك بالاحترام نفسه الذي يعاملونها به. |
Evden işe gidip gelebilir, ama tek başına yaşamakta ısrar ediyor. | Open Subtitles | يمكنها أن تذهب للعمل من البيت ولكنها تصر على العيش بمفردها |
Asilleri ısrar ettiğiniz bu baloya katılmaları için ikna etmek amacıyla. | Open Subtitles | من أجل جذب الإنتباه وزيادة حضور هذه الحفلة التي تصر عليها. |
O zamanlarda bile kendi parasını kazanmakta ısrar etti. | TED | وحتى في ذلك الوقت كانت تصر دائمًا على أن يكون لديها مالها الخاص. |
Sadece halanız ısrar etti diye oraya gidiyor gibisiniz. | Open Subtitles | يبدو إنك . ذاهب إلي هناك فقط بسبب أن عمتك تصر علي هذا |
Eğer size de öyle davranılması konusunda ısrar ediyorsanız, bana da başka seçenek bırakmazsınız. | Open Subtitles | لكن بما أنك تصر على معاملتك كواحد منهم ليس أمامى خيار سوى سجنك |
Daima rütbelerini düşürürler. Niçin bir er kalmakta ısrar ediyorsun? | Open Subtitles | دائما ما ترفض الترقيات لماذا تصر على ان تبقى جنديا ؟ |
O ısrar ettiği sürece onun erkeği sen olmalısın. | Open Subtitles | والأكثر أنه سوف تصر ولابد أنك سوف تكون هو |
İzinli olduğunu söyledim ama çok ısrar etti. | Open Subtitles | لقد اخبرتها بانك ستكونين غير متواجدة لفترة من الوقت ولكنها بقيت تصر على ذلك |
Neyse, sadede geleyim. Annen bu teklifi kabul etmen konusunda ısrar ediyor. | Open Subtitles | حسنا, وصلنا الى المهم والدتك تصر على قبولك للزواج منه |
Bu gece daha fazla kan akmayacak, ama ısrar ederseniz sizinki akabilir. | Open Subtitles | لن تسفك دماء اخرى الليلة عدا دمائك انت اذا كنت تصر |
Sizlerden biri ve ben de aynı şeyleri yapmış olabilirdik ama hükümet onun bunları kötü niyetle yaptığından ısrarcı büyük ölçüdeki dayanakları ise John Lloyd ve Louis Weichmann'ın verdikleri ifadeler. | Open Subtitles | أي واحد منكم أو أنا ربما فعلنا نفس الشئ، لكن الحكومة تصر أنها فعلتهم بنية شريرة، معتمدة بشكل كبير على شهادة رجلين، |
Hükümetim Teğmen'in uygun şeklide cezalandırlmasında ısrarcı. | Open Subtitles | وحكومتي تصر على أن الملازم يجب أن يُعاقبَ حتماً |
Doktorlar bir virüs olduğunu düşünüyor, ama kurbanın manken kızı cinayet olduğu konusunda ısrarcı. | Open Subtitles | الأطباء يظنون أنه فيروس و لكن ابنة الضحية عارضة أزياء تصر أنها كانت مؤامرة |
Üzerine gitmeye devam ediyorum ama kadın ısrarla masum olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | إنني أتابع الضغط عليها لكنها تصر على براءتها |
Bunu bize bir problem yapmakta neden bu kadar ısrarcısın? Zaten yeterince fazla problemimiz var, Terry. | Open Subtitles | لماذا تصر ان تجعل الامر مشكلتنا مع ان لدينا ما يكفى من المشاكل يا تيرى ؟ |
Niçin bu kadar ısrarlısın? | Open Subtitles | لماذا تصر على ذلك ؟ |