| Küçük numaralar aslında bir şey mi ifade ediyor demek istiyorsun. | Open Subtitles | أ تعني أن تلك الأرقام فى نهاية الشيك فى الواقع أنا أقصد شيئا ما | 
| - Babası demek istiyorsun sanırım. | Open Subtitles | تعني أن والده كان كذلك لا أعني أن هذا هو بول | 
| Yani diyorsun ki, anlaşma yapmak üzere olduğumuz kadın bana suikast girişiminde mi bulundu? | Open Subtitles | هل تعني أن المرأة التي نحن على وشك عقد اتفاق معها حاولت قتلي؟ | 
| Binbaşı, bir KapıÇarpan roketinin bir Goa'uld ana gemisini alt edebileceğini mi söylüyorsun? | Open Subtitles | رائد هل تعني أن صاروخ سلامير يستطيع تدمير سفينة جواؤلد رئيسية | 
| Düşük faiz oranları, firmaların daha fazla projeye yatırım yapmak için daha çok parayla borçlanabilmeleri anlamına gelir. | TED | أسعار منخفضة للفائدة تعني أن الشركات تستطيع اقتراض مزيد من المال، لاستثماره في مشروعات أكثر. | 
| Demek istediğin, Uydu Beş'i yönetenin bu şey olduğu mu? | Open Subtitles | تعني أن هذا الشئ هو مدير القمر الصناعي رقم خمسة ؟ | 
| Bu eğlenmek için çirkin ya da kinayeli olacaksınız anlamına gelmez, bu, mevcut çirkin gerçeği konuşursunuz demektir. | TED | هذا لا يعني إنه لا يكمن أن تستمتع بل تعني أن تتحدث بالحقيقة القبيحة | 
| Temelde şu anlama geliyor: Bu protein hassasiyet hücresinde direnç hücresine göre farklılık gösteriyor. | TED | جوهرياً , تعني أن هذا البروتين يتحول .من الخلية الحساسة إلى الخلية المقاومة | 
| Erkekten bu kadar iyi görüntüler almış olmam çadıra alıştığı anlamına geliyor. | Open Subtitles | المشاهد الجيّدة التي كنتُ أصوّرها تعني أن الذكر قد تعوّد على المخبأ. | 
| Bence Rick, demek istiyorsun ki, | Open Subtitles | أعتقد أن ما كنت تعني أن أقول، ريك، وكان، | 
| Bunca insan, O'nun için mi buradalar demek istiyorsun? | Open Subtitles | هل تعني أن كلّ أولئك الناس هنا بسببه؟ | 
| Yani güzel veya çok eğlenceli bir şey mi demek istiyorsun? | Open Subtitles | تعني أن نقول شيئًا جميلاً أو مضحكًا؟ | 
| Yani şimdi sen diyorsun ki kendi tavuklarımızı alalım, onları besleyelim, sevelim, yumurtalarını yiyelim. | Open Subtitles | تعني أن يكون لنا دجاجاتنا، نطعمهم، نحبهم ونأكل بيضاتهم | 
| Yani diyorsun ki 1890'larda, üçkağıtçı herifin teki farkında olmadan üçlü sarmalı icat etti. | Open Subtitles | هل تعني أن مقدم عروض محتالاً من تسعينيات القرن التاسع عشر ابتكر الشيفرة الوراثية الثلاثية بغير قصد؟ | 
| Bana ilaç şirketlerinin artık gelişen tedavilerle ilgilenmediğini mi söylüyorsun? | Open Subtitles | هل تعني أن شركات الأدوية لم تعد مهتمة بتطوير العلاج. ؟ وما رأيك أنت؟ | 
| Uzun boylu, zayıf birinin içinde kart olan çantayı çaldığını mı söylüyorsun? | Open Subtitles | هل تعني أن الحقيبة التي كان تحتوي على الحسابات المصرفية المجهولة والبطاقات المصرفية سرقها رجل طويل ونحيل القامة؟ | 
| Ve gerçek şu ki, bu konuşmayı yapmamız olayların değişeceği anlamına gelir. | Open Subtitles | و حقيقة أننا نخوض هذه المحادثة تعني أن الأشياء ستتغير | 
| Dostça sınırlar, hayatta kalmaya odaklanmaktansa işimize odaklanabileceğimiz anlamına gelir. | Open Subtitles | جيران صديقة تعني أن نركز على العمل بدل التركيز على البقاء حياَ | 
| Demek istediğin, Uydu Beş'i yönetenin bu şey olduğu mu? | Open Subtitles | هل تعني أن هذا الشئ هو المسئولعنالقمرخمسة. | 
| Demek istediğin, gece yarısı içeri girip bordrolarındaki rakamları mı değiştirelim? | Open Subtitles | تعني أن نقتحم المكان في منتصف الليل ونغير الأرقام في مقر الميزانية؟ | 
| Numune saf demek, başka sıvı karışmamış demektir. | Open Subtitles | مساهمة محترمة تعني أن لا يوجد مزيج من السوائل | 
| Süren popülerlikleri de, dövmenin hep var olacağını gösteriyor. | TED | وشعبيته المنتشرة تعني أن فن الوشم باقٍ. | 
| Bunu yapan her kimse, ne yaptığını gayet iyi biliyor anlamına geliyor. | Open Subtitles | تعني أن أياً من فعل هذا إنهم يعرفون بالضبط ما يقومون به |