| Altın kartal yapı olarak klasik bir modeldir. | Open Subtitles | من ناحية التصميم، العقاب الذهبي هو نموذج تقليدى |
| Karıncalar klasik örnektir: İşçi karıncalar kraliçe için çalışır, kraliçe de onlar için. | TED | النمل هو مثال تقليدى : عاملين يعملون من أجل ملكات وملكات تعمل من أجل عمال . |
| Duyduğuma göre bu bir gelenekmiş. Ve sen Geleneksel bir erkeksin. | Open Subtitles | اقصد , مثلما , قد سمعت انه عرف وانت شاب تقليدى |
| Mükemmel şartlar altında "Birlik Nişanı"na sizi de dahil etmek alışılmışın dışında olur. | Open Subtitles | الاّن , فى إطار مثالى للظروف إدراجك فى وحدة التنوية سيكون حسنا , غير تقليدى |
| Tipik bir İngiliz piyadesinin karikatürünü daha iyi yapamazdınız. | Open Subtitles | أعنى أنه لم يكن بالأمكان رسم كاريكاتير أفضل يمثل جندى مشاة بريطانى تقليدى |
| Bunun içine bakmanın yeterince alışılmadık olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | اعتقد انه غير تقليدى بما فيه الكفاية للنظر له |
| Bu hırsızın beni bu kadar iyi taklit etmesine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع ان افهم كيف يستطيع هذا اللص تقليدى بهذه البراعه ! |
| Bu çok da sıradan bir düğün olmadığından yalnızca ikinize de aferin diyorum. | Open Subtitles | حسنا, بما ان هذا سيكون ما سأطلق عليه زفاف غير تقليدى أوم, انا فقط أريد ان أقول |
| Baskin Robbins'ten klasik bir şeyler almayı düşünüyorum. | Open Subtitles | أريد الحصول على شيء تقليدى من محلات "روبنباسكين" |
| klasik korku ahbap. | Open Subtitles | يا رجل، رعب تقليدى |
| klasik Marge işte. | Open Subtitles | نعم هذا تصرف تقليدى من "مارج"َ |
| Bu klasik endişe rüyası. | Open Subtitles | هذا القلق بالحلم هو تقليدى |
| Bildiğin gibi, romantizm ve hediyelerle dolu Geleneksel bir akşam planladım. | Open Subtitles | كما تعلم، لقد خططت من اجل مساء تقليدى من الرومانسية والهدايا |
| Bu Geleneksel bir şey ve ben çok Geleneksel bir erkeğim. | Open Subtitles | نعم انها عرف تقليدى وانا شاب اسير على التقاليد |
| Sizi ve Geleneksel olmayan ama kurumsal olarak korunan ailenizi burada tuttuğum için özürlerimi kabul edin. | Open Subtitles | من فضلك تقبل اعتذارى لاحتجازك انت وزوجك الغير تقليدى ولكن دستوريا نحن نحمى وحدة الاسرة |
| Dört köşe çivinin tastamam oturacağı, alışılmışın dışında bir delik aramaktansa yuvarlak bir deliğe girmeye çalışması daha iyidir. | Open Subtitles | إنه أفضل ، لأنه شئ شريف من الناحية الأخلاقية بالنسبة للرابط الذى يمنعه من كشط نفسه فى حفرة مستديرة بدلاً من اكتشاف و استخدام الشئ الغير تقليدى الذى يصلح من شأنه |
| Vodkanı satmak istiyorsan, alışılmışın dışında bir kampanya yapmalıyız. | Open Subtitles | لو أردنا حقًا ان نبيع ماركتك، يجب علينا ان نقوم بعمل شىء غير تقليدى بالكامل. حملة اعلانيّة واسعة الانتشار! |
| Bu alışılmışın dışında. | Open Subtitles | هذا شئ غير تقليدى بالمرة |
| Tipik, bütün erkekler aynıdır. | Open Subtitles | أمر تقليدى كل الصبية يرغبون فى نفس الشىء |
| Tipik suya gömme işlemi gibi değil mi? | Open Subtitles | يبدو كدفن تقليدى بواسطة الماء ، أليس كذلك ؟ |
| alışılmadık bir harekette bulunmuş... ve: | Open Subtitles | , وقد عرضت نفسها... لأى سلوك غير تقليدى... ... |
| İhtiyaç duyduğumuz şey... ve bunun alışılmadık bir şey olduğunun farkındayız... | Open Subtitles | ما نريده و نلاحظه هذا غير تقليدى |
| Beni taklit etme. | Open Subtitles | لا تبدأى فى تقليدى ! |
| Nasıl oldu da ben, böylesine sıradan bir sürüde doğmuş olan ben, bu ayaklanmanın lideri haline geldim? | Open Subtitles | كيف يمكننى ـ ـ ـ أن أولد فى مخزن تقليدى |