| Ve bir gün, umarım bu olduğu zaman, orada olurum, Ondan nefret edeceksin. | Open Subtitles | فى يوم من الايام,وأدعوا الله أن أكون هناك عندما يحدث ذلك اليوم, سوف تكرهينه. |
| Bir dakika, ben senin Ondan nefret ettiğini sanıyordum. | Open Subtitles | , إنتظري لحظة, حسبتكِ تكرهينه أنا لا أكرهه. |
| Ondan en az bizim kadar nefret ediyorsun. Gözlerinden okunuyordu. | Open Subtitles | تكرهينه بنفس مقدار كرهنا له لقد رأيت هذا في عينيك |
| Biliyorum, Anne. "Klimpy's"ten nefret ediyorsun. Ne olduğunu anlat bana. | Open Subtitles | أعلم, يا أمي أنّك تكرهينه, ولكن مالذي حدث ؟ |
| Hiç ailen uzakta kilitli tutulmadın ve nefret ettiğin iğrenç biryere kapatılmadın! | Open Subtitles | أنتِ لم تكونى محبوسه بعيداً عن عائلتك من قبل وتم وضعك فى مكان شنيعاً تكرهينه |
| Biliyorum. nefret ettiğin bir tanesini aradım. Ama çok az zaman kalmıştı. | Open Subtitles | أعرف, بحثت عن الشيء الذي تكرهينه ولكنه كان ملاحظة قصيرة حقا |
| - Hala Ondan nefret ediyor musun? | Open Subtitles | هل لازلتي تكرهينه ام ماذا ؟ من ؟ جيو ؟ |
| Sen Çin yemeğinden nefret edersin. Ama sen etmezsin. | Open Subtitles | لكنك تكره الطعام الصيني - لكنك لا تكرهينه - |
| Zaten Ondan nefret ettiğini söylemiştin. Tam olarak nesinden nefret ediyorsun? | Open Subtitles | سبق وقلت أنك تكرهينه ما الذي تكرهينه بالضبط حياله؟ |
| Kalbini kırdı senin. Çok kötü şeyler yaptı sana. Ondan nefret ediyorsun. | Open Subtitles | لقد فطر قلبكِ، لقد قام بفعل أشياء مقيتة فيكِ، أنتِ تكرهينه |
| Bana Ondan nefret ettiğini ve asla bu ailenin parçası olmak istemediğini söylemiştin. | Open Subtitles | وأنك أخبرتني أنك تكرهينه و.. لم تريدي أن تكون أبدا، جزءا من هذه العائلة. |
| Hani Ondan nefret ediyordun? | Open Subtitles | لم يتصل بي أنــا. إعتــقدتُ أنكِ تكرهينه. |
| Ondan nefret ederdin. Şimdi hayatın için ona mı güveniyorsun? | Open Subtitles | أنتِ تكرهينه , والآن تثقين به على حياتك ؟ |
| - Ondan bu kadar çok mu nefret ediyorsun? | Open Subtitles | هل أنتِ تكرهينه إلى هذه الدرجة؟ نعم أو لا ؟ |
| Sen de Ondan nefret ediyorsun. Yani neden umurunda ki? | Open Subtitles | لا، أنت تكرهينه أيضاً فلماذا تبالين أصلاً؟ |
| Peki tamam Sana, nefret ettiğin insanları görmedende müziği duyabileceğimizi saylemiştim | Open Subtitles | حسنا قلت لك أنه يمكننا الإستماع للموسيقى بدون أن نرى أي شخص تكرهينه |
| nefret ettiğin herkesi eve davet ediyorsun falan. | Open Subtitles | ومن ثم تقومين بدعوة كل من تكرهينه إلى المنزل |
| nefret ettiğin çocuktan daha beteri hoşlandığın çocuktur, değil mi? | Open Subtitles | الشيء الوحيد الأسوأ من فتى تكرهينه هو فتى تحبينه، صحيح ؟ |
| Şimdi nefret ediyor olabilirsin, Laverniye, kulağın alışınca, bayılacaksın. | Open Subtitles | حسنا, ربما قد تكرهينه الآن, "لافيرناجين" لكن عندما تسمعينه بضع مرات, سيعجبكِ.. |
| - Ama sen Joey'den nefret edersin. - Şimdi ediyorum. | Open Subtitles | ولكنك تكرهينه - الان انا افعل - |
| - nefret ettin değil mi? - Hayır, güzel ama biraz kaba. | Open Subtitles | تكرهينه كلا إنه جيد، إنه صغير في العراء |