| Ve Her şey yolunda gittiğinde, o zaman sinir sistemi de iyi çalışır ve böylece Her şey işlevini yerine getirir. | TED | و عندما تكون الأمور على ما يرام، يعمل الجهاز العصبي بشكل جيد، و كل شيء يقوم بدوره |
| Trenlerimiz zamanında hareket eder. Ancak Her şey düzenli olduğunda mutlu oluruz. | TED | ولا نكون سعداء إلى عندما تكون الأمور منظمة |
| - Her şey yoluna girecek. - Hayır, hiç sanmıyorum! | Open Subtitles | ـ أجرؤ على القول أن الأمور ستكون على مايرام ـ لا لن تكون الأمور كذلك |
| Yarının mükemmel olmasını istiyoruz öyle değil mi? | Open Subtitles | نريد أن تكون الأمور غداً مثالية، أليس كذلك؟ |
| Bizimle gel. Kolay olmayacak ama... hiç olmazsa birlikte oluruz. | Open Subtitles | تعالي معنا , لن تكون الأمور سهلة ولكننا سنكون معاً على الأقل |
| Böyle olması gerekmiyor. | Open Subtitles | ليس من المفترض أن تكون الأمور بهذا الشكل |
| Bir şey yok. Arkadaşların iyiler. Her şey yolunda. | Open Subtitles | سوف تكون الأمور على مايرام أن أصدقائك بخير, كل شئ بخير |
| Ama bazen Her şey çok üstüne geliyor. | Open Subtitles | لكن أحيانا تكون الأمور فوق قدرته على التحمل |
| Onu sana getireceğim tamam mı, Tommy? Her şey yoluna girecek. | Open Subtitles | سوف نأتي بها لك,أتفقناتومي سوف تكون الأمور على مايرام |
| Yarın seçme komitesi geldiğinde Her şey mükemmel olmalı. | Open Subtitles | ،الآن عندما تنتهي لجنة الاختيار غداً لا بد أن تكون الأمور مثالية |
| Bazen Her şey göründüğü gibidir. | Open Subtitles | ببعض الأحيان تكون الأمور طبيعية كسائرها. |
| Kuzenin Erin'in alerjisi vardı çünkü. Ama bu sefer Her şey farklı olabilir. | Open Subtitles | لكن يمكن أن تكون الأمور مختلفةً هذه المرّة. |
| Umarım Luke ve senin aranda Her şey düzgündür. | Open Subtitles | أمل أن ألا تكون الأمور غير طبيعيه بينك وبين لوك. |
| Her şey dengeye ihtiyaç duyar sen de gelip her şeyin dengesini bozdun. | Open Subtitles | يجب أن تكون الأمور متوازنة أنت جئت لهنا وأفقدت الأمور توازنها |
| Kibirli konuştuğum için kusura bakma ama sanırım Her şey yolunda giderken böyle oluyor insan. | Open Subtitles | آسف إذا كنت أبدو متفاخرة، لكن أعتقد بتلك الطريقة تبدين عندما تكون الأمور تجري بروعة معك. |
| Bak, her şeyin normal olmasını istiyorum ama her kızın dayanma kapasitesi vardır. | Open Subtitles | حسناً، إنني أود بأن تكون الأمور طبيعية، لكن يوجد العديد من الفتيات يمكنه التعرف عليهم |
| Sadece işlerin tekrar eskisi gibi olmasını istiyorum. | Open Subtitles | أريد فقط أن تكون الأمور كما كانت في السابق |
| En azından ben böyle olmasını istiyorum. Kendim için. | Open Subtitles | على الأقل هذا هو ما أودُّ أن تكون الأمور عليه، بالنسبة لي |
| Bu yaptığını yazıya geçireceğim ve senin adına iyi olmayacak. | Open Subtitles | سوف أكتب فيكِ، ولن تكون الأمور جيدة بالنسبة لكِ. |
| Bir daha eskisi gibi olmayacak. Evleneceksin ve hepsi bitecek. | Open Subtitles | لن تكون الأمور كما كانت ستتزوجين، وهذا كل شيء. |
| Ortaya çıkacak haberi düşününce kolay olmayacak. | Open Subtitles | بالنظر إلى الأخبار الصادرة لن تكون الأمور سهلة جداً |
| Her şeyin bu kadar güzel olması sana benim hakkımda yalan söyleme hakkını vermez. | Open Subtitles | أن تكون الأمور على مايرام .ليس لديك الحق أن تكذب عليها بشأني |