| Bazı cümleler var şey gibi, "zencileri yakala, zenciye komplo, kanıt yerleştir." | Open Subtitles | توجد بها مصطلحات كثيرة.. أمور مثل الزنوج تلفيق الأمور للزنوج، وزرع الأدلة. |
| - O yapmamış. - Bu bir komplo o zaman. | Open Subtitles | ـ ليس هو الفاعل ـ تم تلفيق التُهمة له إذن |
| Beni ziyarete geldiğinizde nasıl bir komplo kurulduğunu size açıklayacaktım. | Open Subtitles | لقد قلت لنفسي أنني سوف أوضح لكنّ أنه تمّ تلفيق التهمة لي عندما تأتين لزيارتي في السجن |
| - Silah, yerleştirilmişti. Asıl soru; kim ona tuzak kurmak istedi? | Open Subtitles | كان المسدس مدسوساً السؤال هو، من يريد تلفيق التهمة به ؟ |
| Arayanımız üzerime cinayet suçu atmak için insanları öldürüyor. | Open Subtitles | المتصل يقتل البشر من أجل تلفيق تهمة قتل لي |
| Scalise suçu üzerine yıkmaya çalışıyor, senin bıçakladığını söylüyor. | Open Subtitles | انت تكذب اسكاليسى يحاول تلفيق التهمة لك ويقول انك انت الذى طعنته |
| Bu şekilde suçu delinin birinin üstüne atabilirlerdi. | Open Subtitles | لذا يصبح بإمكانهم تلفيق الأمر لهذا المخبول. |
| True Patriot tamamen uydurma. Hal Leuco uydurdu. | Open Subtitles | ترو باترون ما هى الا تلفيق كيف قاموا بهذا ؟ |
| Babanızı öldürdünüz ve otistik kardeşinize komplo kurmaya çalıştınız. | Open Subtitles | قتلت والدك وحاولت تلفيق التهمة لأخيك المتوحد |
| Bu bir komplo olmalı. Mantıklı olan tek şey bu. | Open Subtitles | لابد أنهُ تم تلفيق الامر له ، هذا هو التفسير الوحيد |
| Hayır. Dediğine göre, birileri ona komplo kurmuş. | Open Subtitles | لا، إنه يقول أن أحدهم يحاول تلفيق التهمة له |
| Bazı cümleler var şey gibi, "zencileri yakala, zenciye komplo, kanıt yerleştir. " | Open Subtitles | توجد بها مصطلحات كثيرة.. أمور مثل الزنوج تلفيق الأمور للزنوج، وزرع الأدلة. |
| komplo hakkında gevezelik yapamayıncaya kadar seni izleyeceğim! | Open Subtitles | سأرى الى متى ستظلُ تواصلُ الحديث بِهذا الكلام الفارغ بِشأن تلفيق التُهمة أليك |
| Bir adama komplo kur, sonra da kaçmak için onun arabasını çal. | Open Subtitles | تلفيق تهمة لشخصٍ ما ثم سرقة سيارته للهروب |
| Birinin bana komplo kurduğunu mu söylüyorsunuz? | Open Subtitles | أتقول أن تم تلفيق التهمة لي؟ أقول أنه قد يكون تفسير، |
| Belki de öyledir. Belki ona tuzak kuruyorlardır. | Open Subtitles | لذا قد يكون هو الفاعل وأنهم يحاولون تلفيق التهمة له |
| Ama Bay Chance'e göre, ona tuzak kurulmuş bu kasanın içinde ne varsa onun kurtulmasına yardımcı olabilir. | Open Subtitles | انه بالفعل في السجن بتهمة القتل ولكن وفقا للسيد تشانس انه تم تلفيق التهمه له وأيا كان داخل هذه الخزانة |
| Arayanımız üzerime cinayet suçu atmak için insanları öldürüyor. | Open Subtitles | لقد زاد جنونه. المتصل يقتل البشر من أجل تلفيق تهمة قتل لي |
| Onun tarafından öldüreceğini biliyordu. O da suçu bana yıkabileceğinin farkındaydı. | Open Subtitles | وكان يعلم أنّ بإمكانه تلفيق التهمة بي عندما يقتلها. |
| Yirmi yıl önce bilgisayarını çalıp suçu üstüne atabilmesi için Conrad'a verdim. | Open Subtitles | قبل عشرون عاماً لقد سرقت كمبيوترك وأعطيته لكونراد حتى يتمكن من تلفيق التهمه لك |
| - O ayrıca cinayeti üzerine yıkmaya çalıştığını biliyor. | Open Subtitles | وهو يعلم أيضاً أنّكِ .. حاولتي تلفيق جريمة قتلٍ عليه |
| Ama Uzun Gece hikâyeleri tamamen uydurma olamaz. | Open Subtitles | ولكن حكايات ليلة طويلة لا يمكن أن يكون تلفيق النقي. |
| Geriye baktığımda, tuzağa düşürüldüğümü düşünüyorum. | Open Subtitles | أظل أفكر بالأمر و أراجع نفسي أجد أنه قد تم تلفيق التهمة لي |