| Yolcu uçaklarının fotoğraflarına bakacak olursak havada tamamen hareketsiz bir biçimde asılı kalmışlar. | Open Subtitles | لقطات من طائرة الركاب والتي من الواضح انها توقفت تماما في منتصف السماء | 
| Ve parti yapıyorduk, görebileceğiniz gibi burada beni tamamen kapatıyorlar. | TED | كنا في الحفل كما ترون إنهم يطمسون صورتي تماما في هذه النقطة | 
| tamamen yanlış dizayn edilmiş o odada bir insanın, kızımızın, dünyaya gelişini deneyimliyorduk. | TED | تلك الغرفة التى كنا فيها كانت منحرفة تماما في اللحظة التى كنا نواجه الترحيب بإنسان جديد ،إبنتنا، إلى هذا العالم. | 
| Benim hikayem aslında iki yıl önce tam burada Rajasthan'da başlıyor. | TED | تبدأ قصتي هنا تماما في الواقع في راجستان منذ حوالي سنتين. | 
| tam burada, avucumda nefes alan, yaşayan bir akciğer, çipin üzerinde. | TED | هنا تماما في يدي هناك رئة بشريّة حيّة تتنفّس في رقاقة. | 
| (gülmeler) tam resmin ortasında. | TED | هنا تماما في منتصف الصورة شكرا جزيلا لإهتمامكم | 
| Şu anda cehennemde birilerine bunu ceza olarak yaptırdıklarına epey eminim. | Open Subtitles | أنا متأكد إلى حد ما هناك أناس في جهنم إجبارهم لذلك تماما في الوقت الحالي. | 
| Ayrıca babam Steinhoff Kliniği'nde tamamen aklını yitirmiş olarak öldü. | Open Subtitles | منذ وفاة والدي جنون تماما في ستينهوف اللجوء، | 
| - Yani onları durdurmak istiyorsunuz. - tamamen tersi, aslında. | Open Subtitles | لذا تريدون أن توقفوهم على العكس تماما في الحقيقة | 
| Çoğunlukla tamamen düzdür ama bazı yerlerde yüzlerce mil genişliğindeki dev çukurlar tarafından kesilmişlerdir. | Open Subtitles | وهو مسطح تماما في الغالب لكن في بعض الأماكن تجرحه أخاديد ضخمه .بعرض مئات الأميال | 
| Jacob'a göre, Sarah Jean kızların hepsinin seçilmesine, kaçırılmasına ve öldürülmesine tamamen katıldı. | Open Subtitles | وفقا ليكوب, سارة جين كانت متواطئة تماما في الاستهداف الخطف, وقتل جميع ال 12 ضحية والآن 13 | 
| Çıkıntı fotosferde tamamen yıkılıyor. Sıkı tutunun. | Open Subtitles | النطاق المغناطيسى ينهار تماما في الغلاف الخارجى للشمس إستعدوا | 
| "Eğer ruhum ve vücüdum tamamen saf ve temizse, böylece," | Open Subtitles | إذا أنا نقية تماما في الجسد والروح ، إذن ، | 
| Manyetik bir alanda tamamen asılıdır ve bir yolcu uçağının kullandığı enerjinin %2'sinden daha azına ihtiyaç duyar. | Open Subtitles | وهو معلق تماما في المجال المغناطيسي ويتطلبأقلمن اثنينفيالمئةمنالطاقة المستخدمةلسفرالطائرة. | 
| Biz çocuklarla tamamen farklı bir konumdayız. | Open Subtitles | لدينــا اسلوبـان مختلفان تماما في طريقة التعامل مع الأطفـال | 
| Ben tamamen farklı bir şeye bağlayacaktım mamut metaforunu ama buda olur, evet. | Open Subtitles | كنت سأفكر في اتجاه آخر تماما في استعارة الماموث هذه، لكن هذا يصلح أيضا، نعم. | 
| Seansımızda size karşı tam olarak dürüst davranmamış olabilirim. Ama haklıydınız. | Open Subtitles | ربما لم أكن صادق معك تماما في جلستنا لكنك كنت محقا | 
| Gerçekten tam o anda olduğunuz zaman, ben o anda olduğum zaman, ifade kanalları açık oluyor. | TED | عندما تكون تماما في اللحظة ، عندما أكون تماما في اللحظة ، سفينة التعبير تفتح | 
| ...eğer bu sakat kolum olmasaydı ateş hattının tam ortasında seninle, Highway'in arasında yerimi alırdım. | Open Subtitles | لولا هذه الذراع لوجدتماني بينكما انت و هاي واي تماما في وسط اطلاق النار | 
| Ama ağzından çıkmaya sonra pat, ağzımın ortasında patlıyor. | Open Subtitles | تتسارع من فوق الوسادة و تنفجر تماما في فمي | 
| Şu anda cehennemde birilerine bunu ceza olarak yaptırdıklarına epey eminim. | Open Subtitles | أنا واثق إلى حد ما هناك الناس في الجحيم إجبارهم - لذلك تماما في الوقت الحالي. |