| Nihayetinde, hayatımda ilk kez, ama gerçekten ilk kez, bir yumurta yedim. | Open Subtitles | وقد تناولتُ أول بيضة في حياتي كلها. على الإطلاق, على الإطلاق, على الإطلاق. |
| Hatta o sucuklar normalden daha büyük olsun diye çok fazla tuz yedim. | Open Subtitles | حتّى أنّي تناولتُ ملحاً أكثر ليبدو هذان الشيئان أكبر من المعتاد. |
| Yemeğimi de orada yedim zaten. Filmi de izleyeyim. Bize katılsana. | Open Subtitles | فقد تناولتُ لتوي العشاء فيها فلمَ لا أشاهد الفيلم فيها أيضاً ؟ |
| Evet, sadece... Dün gece bir-iki tek attım. Kutlamak için bir içki içtim de. | Open Subtitles | أجل، تناولتُ بضعة كؤوس الليلة الماضية تعلم ، شراب للإحتفال فقط |
| Yolda çok fazla yarı kafeinli latte içtim. Buradaki şey... | Open Subtitles | تناولتُ الكثير من القوة مع قشطة الحليب في طريقي إلى هنا، اتّفقنا؟ |
| Ben kahvaltıda ne yediğimi bile hatırlamıyorum. | Open Subtitles | فأنا لا أتذكّر ماذا تناولتُ للإفطار |
| Bir keresinde fare kapanından fındık ezmesi yemiştim... | Open Subtitles | تناولتُ زبدة فول سودانيّ وجدتها في مصيدة فئران مرّة. |
| "Öğlen yemeğinde peynirli sandviç yedim." | Open Subtitles | تناولتُ شطيرة جبن مشوي على الغداء صحيح ؟ |
| Az önce baharatlı bir şey yedim de dudaklarım şişti. | Open Subtitles | لقد تناولتُ لتوي شيئاً حاراً والآن شفتي منتفحة |
| Dün gece çok yedim. Bir dedektif beni yemeğe çıkardı. | Open Subtitles | لقد تناولتُ الكثير الليلة الماضية مُحققشرطةأصطحبنيلوجبةالعشاء، |
| Çok fazla borç yedim. | Open Subtitles | لقد تناولتُ الكثير من البرش البرش: حساءخضرروسي |
| Menüsündeki bir kelimeyi bile anlamadığım bir restoranda yemek bile yedim. | Open Subtitles | حتى أنّني تناولتُ الطعام في مطعم لم أفهم فيه ولا كلمة من قائمة الطعام. |
| Hayır, sabah kahvaltıda yedim. | Open Subtitles | لا، تناولتُ غريراً على الغذاء. |
| Onunla kahve içtim. İcabına bakıldı. | Open Subtitles | تناولتُ القهوة معه للتو, من باب الإهتمام بالأمر |
| - Davetten sonra meclis üyesi Bollinger'la içki içtim. | Open Subtitles | بعد حفل الإستقبال، تناولتُ بعض المشروبات مع عضو هيئة البلديّة |
| Hay aksi be. İki tane bira içtim. | Open Subtitles | مع ذلك، سحقّاً، لقد تناولتُ قنينتان من شراب المزر |
| Birkaç hap içtim. Kendimi öldürmek istememiştim. | Open Subtitles | لقد تناولتُ بعض الاقراص، لم أقصد قتل نفسي. |
| Sadece birkaç kadeh içtim, hepsi o kadar. | Open Subtitles | لقد تناولتُ بضعة كؤوسٍ هذا كل ما في الامر |
| Eğer dün akşam yemekte enfes bir Şili usulü levrek yediğimi söyleseydim "bu konuda ne hissediyorsun?" der miydin? | Open Subtitles | لو قلتُ لك أنّني تناولتُ سمكةَ قاروسٍ شهيّة على العشاء البارحة فهل ستسألني: "وما شعورك"؟ |
| Pekala, biraz berbat krep yemiştim ve şimdi biraz berbat kakam var. | Open Subtitles | لقد تناولتُ بعض الفطائر القذرة. والآن أنا أتغوّط بشكلٍ قذرٍ. |
| Evet, dedektif. Bu benim kredi kartım. Geçen gece beraber yedik. | Open Subtitles | نعم أيّتها المُحققة، هذه بطاقتي الإئتمانيّة تناولتُ العشاء معها الليلة الماضية. |
| Konu şu: eğer şekerli bir kurabiye yersem şeker aklınızı çeliyor, tıpkı bir Truva atı gibi. | Open Subtitles | إليكَ الأمر، إذا تناولتُ كعكة محلاة، يفتنك السكر كـ حصان طروادة |
| Ama işlenmiş etlere; sucuk, sosis, domuz pastırması, salam, jambon, pepperoni, soğuk et ve füme etin; yani kısacası büyürken yediğim her şeyin dâhil olduğunu fark edene kadar çok fazla işlenmiş et yiyormuşum gibi gelmiyordu. | Open Subtitles | لكنني لم أشعر أبداً بأنني تناولتُ الكثير من اللحوم المعالجة حتى أدركتُ أنّ اللحوم المعالجة تتضمّن مقانق مقلية، لحم مقدّد، نقانق، |