| Şimdi de acınası bakıslarınızı serinlemek için Hollanda'ya göç eden Afrika kaplumbağalarına çevirin. | Open Subtitles | وجهوا شفقتكم الآن إلى السلاحف الأفريقية رؤيتها تهاجر إلى اماكن ابرد في هولندا |
| Kuşlar güneye göç eder, o yüzden kuğu saldırılarını dert etmezsin. | Open Subtitles | الطيور تهاجر الى الجنوب.لذا لايجب عليكي ان تقلقي من هجوم البجعات |
| Amerikan gri balinaları her yıl 16.000 kilometre süren verimli beslenme alanlarından, doğum yapacakları daha az verimli alanlara göç ederler ve tekrar geri dönerler. | TED | الحيتان الرمادية تهاجر 16 ألف كم من أمريكا بين مناطق التغذية و مناطق الولادة والعودة كلّ سنة. |
| Bu ilişki o kadar faydalıydı ki kediler Neolitik çiftçilerle birlikte Anadolu'dan Avrupa'ya ve oradan da Akdeniz'e göç etti. | TED | كانت علاقتهما مفيدة للغاية إلى الحد الذي جعل القطط تهاجر برفقة مزارعي العصر الحجري من الأناضول إلى أوروبا والبحر المتوسط. |
| Daha büyük gemilere terfi ettikten sonra limandan limana göç etmeye başladılar. | TED | وبعد الارتقاء إلى سفن أكبر حجمًا، أصبحت هي أيضًا تهاجر من ميناء إلى آخر. |
| Sırtlanın yeni bir sevgilisi olduğunu çitanın yavrusunun öldüğünü, ve antilopların batıya göç ettiğini. | Open Subtitles | يمكنهم أن يقرأوا أن للضبع حبيبة جديدة وأن الفهد الصياد فقد صغيراً والماريَات تهاجر إلى الغرب |
| göç ederler, çünkü, bir bölgedeki bitkileri yedikten sonra taze bitki bulabilecekleri başka bir yere giderler. | Open Subtitles | أنا أعلم، انها تهاجر لأنها عندما تأكل العشب من حقل ما، تذهب إلى حقل آخر حيث يوجد العشب الطازج. |
| Vahşi atların kışın güneye göç ettiklerini bahar belirince de çayırlardan tekrar hızla geçtiklerini gördüm. | Open Subtitles | رأيت الحيوانات البرية تهاجر فى الشتاء. وتعود عبر الحقول عندما يظهر الربيع. |
| Ama sadece birkaç tür okyanus'ta göç edebilir. | Open Subtitles | ولكن فقط بضعة انواع يمكن أن تهاجر عبر المحيط |
| Alaska'ya göç eden sürüler güvenli vadiler ve yiyecek vardır. | Open Subtitles | عبر ألاسكا القديمة تهاجر القطعان بحثا عن مصدر للطعام ووديان للحماية |
| Ve bu zeytin yeşili kaplumbağalar da her yıl binlerce mil göç ederler. | Open Subtitles | هنالك أيضا سلاحف "ريدلي الزيتية اللون" ، وهي تهاجر كل عام قاطعةآلاف الأميال. |
| Bir değişiklik olduğunda, bazı türler göç etme ihtiyacı hisseder. | Open Subtitles | عندمايأتيالتغير, بعض الفصائل تشعر بالحاجة كي تهاجر |
| Aynı insanlar gibi, böcekler de göç ediyorlardı. | Open Subtitles | وكما كان الناس يهاجرون كانت الحشرات أيضاً تهاجر |
| Üremek için tatlısu nehirlerine göç ettikleri düşünülür yavruları daha güvende olsun diye. Ama yetişkinler yeni tehditlere maruz kalırlar. | Open Subtitles | .يـُعتقد بأنَّها تهاجر إلى أنهار المياه العذبه للتزاوج حيث الصغار يكونون بأمان، و البالغين مكشوفين لتهديداتٍ جديدة |
| Bizonlar göç ederken kuşlar da onlarla birlikte gidiyor. | Open Subtitles | عندما تهاجر البيسون, تسافر طيور البقر معهم. |
| Kuşlar en güzel yiyeceği bulacakları alanlara göç edip duruyor. | Open Subtitles | الطيور تهاجر إلى أي مكان حيث يجدون أفضل الغذاء. |
| Dün bir çift kumru gördüm, hala göç etmediler. | Open Subtitles | لقد رأيت زوجين منهم بالأمس لم تهاجر كلها بعد. |
| Avcı kuşlar da buraya göç ediyor ve çok büyük sayılarda geliyorlar. | Open Subtitles | فالطيور الجارحة تهاجر أيضاً وهم أيضاً يجتمعون هنا بأعداد كبيرة |
| Bu kuş 2008'e kadar bu bölgeye hiç göç etmedi. | Open Subtitles | هذه الطيور لم تهاجر لتلك المنطقة حتى عام 2008 |
| Nairobi Milli Parkının güneyinde çit yoktur. Bu, zebralar gibi vahşi hayvanların parkın dışına serbestçe göç edebileceği anlamına gelir. | TED | منتزه نيروبي الوطني ليس مسور في الجهة الجنوبية وعلى نطاق واسع, مما يعني أن حيوانات متوحشة كالحمير الوحشية تهاجر إلى خارج المنتزه بشكل حر. |