| Toulouse'un sözlerini susturmak istedim ama beni kuşku ile doldurmuştu. | Open Subtitles | أردت أن أتجاهل ما قاله تولوز لكنه ملأني بالشك وثمة طريقة واحدة كي أتأكد |
| Oh, hayır. Sakın Toulouse'un süper-yetenekli, büyüleyici derecede bohem, | Open Subtitles | كلا، أنت لست بواحد أخر من أصدقاء تولوز الموهوبين جداً، البوهيميين الهائمين |
| Toulouse'un söylediklerini kafamdan atmaya çalıştım, ama beni şüpheyle doldurmuştu. | Open Subtitles | أردت أن أتجاهل ما قاله تولوز لكنه ملأني بالشك |
| İki kaçak ise Toulouse yakınlarında diye tahmin ediliyor. | Open Subtitles | ويعتقد أن الهاربين يكونان في مكان ما بالقرب من تولوز |
| Ama Toulouse'tan buraya kadar geldiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لكن لا أصدق بأنها قطعت كل الطريق من تولوز. |
| Saat 3'te Toulouse da ne yapayım? | Open Subtitles | ما الذي سأفعله في "تولوز" في الثالثة مساءً؟ |
| Toulouse bunu baş başa yapabileceğimizi düşündü. | Open Subtitles | تولوز يعتقد أننا نستطيع أن ... ... أن نفعلها على إنفراد |
| Git buradan Toulouse. | Open Subtitles | أخرج من هنا يا تولوز إتركني لوحدي |
| ama Toulouse'nin gösteriyi Audrey ile birlikte yazma önerisi | Open Subtitles | لكن إقتراح تولوز بأني أنا وأودري سنكتب العرض معاً ... |
| Ben bunun icabına bakarım, Toulouse. Haydi dans edelim. | Open Subtitles | أنا سأعتني به، يا تولوز دعنا نرقص |
| Seni sevdiğini biliyorum. Git buradan, Toulouse. | Open Subtitles | أخرج من هنا يا تولوز إتركني لوحدي |
| Yerel Dedektif Yves Biau, bu sabah Toulouse'un arka sokaklarında araba çarpması sonucu öldü. | Open Subtitles | المخبر المحلي " بيو إيف " لقي مصرعه في وقت سابق اليوم في ضرب وتشغيل في الشوارع الخلفية من تولوز |
| Toulouse Dükü'nün kızına abayı yakmış gibi görünüyor. | Open Subtitles | يبدو كما لو أنه مفتون بأبنة دوق تولوز. |
| Toulouse Dükü'ne bu gece onunla kart oynayacağıma dair sözüm vardı. | Open Subtitles | الأمر... هو اني وعدت دوق تولوز بأني سألعب الورق معه. |
| Toulouse, Zidler asla kabul etmez. | Open Subtitles | تولوز وزيدلير لن يوافقا ابداً |
| Toulouse'un şu yetenekli, bohem, fakirleştirilmiş müritlerinden misin? | Open Subtitles | كلا، أنت لست بواحد أخر من أصدقاء تولوز الموهوبين جداً، البوهيميين الهائمين - فقراء ومحتاجين بشكل مأساوي؟ - يمكنِك أن تقولي ذلك، نعم |
| Toulouse ve Zidler asla anlaşamayacaklar. | Open Subtitles | تولوز وزيدلير لن يوافقا ابداً |
| - Oh-ho! - Toulouse düşünmüştü ki belki bunu, um, gözlerden uzak bir şekilde yapabiliriz. | Open Subtitles | تولوز يعتقد أننا نستطيع أن ... |
| Evet, Toulouse-- Toulouse haklıydı. | Open Subtitles | بالفعل، تولوز كان محقاً |
| Toulouse'un hemen dışında Michelin yıldızlı "L'Institution" adında bir restoranı vardı. | Open Subtitles | لقد أدرات مطعم يحمل نجوم ميشلان L'Institution"خارج (تولوز) يدعى" |
| Adım Henri Marie Raymond Toulouse-Lautrec Monfa. | Open Subtitles | اسمي هنري ماري رايموند تولوز لوتريك مونفا - ماذا؟ |