| Eğer bununla baş edemiyorsan veya baş etmek istemiyorsan ayrılma zamanı. | Open Subtitles | إن لم تستطع تولّي ذلك أو لم ترغب بالتعامل مع ذلك فقد حان وقت الذهاب |
| Bir intihar davasıyla baş edebilecek kabiliyettesin, serseri. | Open Subtitles | أنتَ قادر تمامًا على تولّي قضية إنتحار، أيّها الخسيس. |
| - Şehir içi aramalarını ben halledebilirim, gerçekten de. - Yoo, gel otur, tatlım. | Open Subtitles | يمكنني تولّي أمر المكالمات داخل المدينة، حقاً كلا، تفضلي بالجلوس يا عزيزتي |
| Bunu ben halledebilirim. | Open Subtitles | أو أيا كان ما تفعلينه بعد المدرسة,يمكنني تولّي هذا |
| Bunu halledebilir misin? | Open Subtitles | هل تعتقد أنه بإمكـانك تولّي زمام الأمور في هذا العرض؟ |
| - Dosyayı devralmak istiyorlar gibi. | Open Subtitles | يبدو أنّهم يريدون تولّي القضيّة |
| Normalde bunu Tom'a verirdim, ama senin de üstesinden gelebileceğini düşünüyorum. | Open Subtitles | ،أعطي هذا إلي (توم) عادةً ولكن أعتقد أنّه يمكنكِ تولّي ذلك |
| Her ne ise, hallederiz. Sadece neyle uğraştığımızı bilelim. | Open Subtitles | أيّاً يكن فبوسعنا تولّي أمره، علينا معرفة ما نجابهه ليس إلاّ |
| Bak, istersen... İstersen bunu ben hallederim. Yani eğer rahatsız olacaksan. | Open Subtitles | أنصت، أستطيع تولّي هذا لوحدي، إن أردت إنّ كنت غير مرتاحاً |
| Bilirsin, bununla baş edebileceğimi düşünüyordum ama bu ikisini yan yana görünce çığlık atmamak için elimden geleni yapıyorum. | Open Subtitles | أتعرف، كنت أعتقد اني استطيع تولّي ذلك ولكن رؤيتهم معاً، تأخذ كل شيء منّي لكي لا اصرخ الآن |
| Kaldı ki bu işle tek başına baş edemezsin. | Open Subtitles | علاوة على ذلك... لا يمكنك تولّي هذا الأمر لوحدك |
| General, yalnız bir kadınla baş edebiliriz. | Open Subtitles | -حضرة اللواء، يمكننا تولّي أمر أنثى وحيدة |
| Öyle bir şey olmaz. Onunla baş edebilirim. | Open Subtitles | لن يحصل هذا فبمقدوري تولّي أمره |
| Hayır, baba, bunu kendi başıma halledebilirim, tamam mı? | Open Subtitles | كلا، أبي، يمكنني تولّي الأمور بنفسي، حسناً؟ |
| Söyledim ya, yardımına ihtiyacım yok. Ben halledebilirim. | Open Subtitles | أخبرتكِ أنّي لا أحتاجُ لمساعدة بإمكاني تولّي الأمر |
| Bak, bunu halledebilirim. Bu yüzden buraya geri döndüm. | Open Subtitles | اسمعي يمكنني تولّي هذا لهذا السّبب عدت إلى هنا |
| Polis teslimatın geri kalanını halledebilir. | Open Subtitles | بوسع الشرطة تولّي نقل الشحنة باقي الطريق. |
| Bana saldırı gibi geldi. Hollywood cinayet masası halledebilir. | Open Subtitles | تبدو لي عمليّة نهب يمكن لشرطة جرائم "هوليوود" تولّي هذا |
| Bunu halledebilir misin? | Open Subtitles | أيمكنكِ تولّي الأمر؟ |
| Diyordum ki bu sabah Hightower'ın görevlerini devralmak üzere atandım. | Open Subtitles | -كما كنتُ أقول هذا الصباح أسند إليّ تولّي مهام (هايتاور) والتي تشمل الإشراف على هذا الفريق |
| Ağır bir bilim dalı ama üstesinden gelebilirsin. | Open Subtitles | ولكن أظنك قادر على تولّي الأمر |
| Biz hallederiz. Evde görüşürüz. Tabi evde olursan. | Open Subtitles | بإمكاننا تولّي الأمر سأراكِ بالمنزل لاحقاً |
| Hayır, sorun değil, ben hallederim. | Open Subtitles | كلاّ , لا داعي لذلك يمكنني تولّي هذا الأمر |
| -Seni orada, idare edebileceğini düşündüğüm için bıraktığım hiç aklına gelmedi mi? | Open Subtitles | ألم تظن أبداً بأني قد تركتك هناك لأنني أعتقد بأنك تستطيع تولّي الأمر ؟ |