| Sürdürülebilir, toplumla barışık bir geliştirme ile nasıl bir servet elde edilebileceğini gösteren yeterince örnek var. | TED | وهناك أدلة تُظهر أن التنمية المستدامة الصديقة للمجتمع يمكن أن تكون مربحة |
| Dişlerini azıcık göstermek gibi. Yüzünde küçük bir sırıtma ifadesi oluşur. | Open Subtitles | كتلك الطريقة التي تُظهر أسنانها بشكل بسيط، كأن تُظهرها بإبتسامة ساخرة، كما تعلم. |
| Yani, hmm, yeniden evleniyoruz ve bana banliyödeki büyük bir evin fotoğraflarını gösteriyorsun, bahçesinden ve okula yakınlığından bahsediyorsun. | Open Subtitles | سنتزوج ثانيةً وأنت تُظهر لي صور لمنزل كبير بالضواحي وتتحدث عن الأفنية والمناطق التعليمية |
| Bu resim, 20 yıl geçmesine rağmen hala banyoları değiştirmemiş olduklarını gösteriyor. | Open Subtitles | هذه الصوره .. التي تُظهر أنهم لم يغيروا الحمَّامات خلال عشرين سنه |
| Sen de bunları ortaya dökmenin görevin olduğunu mu düşünüyorsun? | Open Subtitles | وأنت ترى أن من واجبك أن تُظهر للناس تلك الأمور؟ |
| Eğer süre bitmeden kendini göstermezsen annen ölür. | Open Subtitles | .. اذا لم تُظهر نفسك عندما أنهي العد ستموت |
| Bu Kansas'taki tarımsal alanı gösteren bir fotoğraf. | TED | هذه صورة تُظهر أرضًا زراعية في ولاية كانساس. |
| Açıkçası bu şehrin başkanının değişmesi gerektiğini gösteren sebeplerden biri. | Open Subtitles | صراحة ً، هذا سبب من الأسباب التي تُظهر حاجتنا لتغيير قادة هذه المدينة |
| Evinden ne kadar süreyle ayrıldığını gösteren güvenlik kamerası kayıtları olabilir. | Open Subtitles | قد تكون هناك لقطات من كاميرا الأمن تُظهر المُدّة التي خرجت فيها من شقتها. |
| İnsanlar sadece hoşnutsuzluklarını göstermek istedi. Sanırım bu haklı bir şey. | Open Subtitles | الناس فقط تريد أن تُظهر أشمئزازها مما يحدث، مجرد أمر غير مبرر.. |
| Sadece adaletini göstermek istediysen, onun yerine neden bana destek vermiyorsun. | Open Subtitles | إذا كنت تريد فقط أن تُظهر العدالة، لمَ لا تموّل بعثتي بدلاً من ذلك. |
| Soruşturmayı düzgün yönettiğini göstermek için her şeyi yapar. - Bilmem anlatabildim mi? - Hayır. | Open Subtitles | إنها تريد أن تُظهر للشرطة أنها تعمل بشكل جيد أكيد تفهمين قصدي ؟ |
| Otoriteye karşı gittikçe büyüyen bir küçümseme gösteriyorsun. Bu kaygı verici. | Open Subtitles | إنّك تُظهر إزدراء مُتزايد للسُلطة، وإنّه أمر باعث للقلق. |
| Minnettarlığını böyle mi gösteriyorsun? | Open Subtitles | ألا توجد أى طريقة تُظهر عرفانك بالجميل؟ |
| Bu resim 14. yüzyıla ait bir parfüm damıtımını gösteriyor. | Open Subtitles | تُظهر هذه الصورة معمل تقطير عطر في القرن الرابع عشر |
| Ayrıca biliyoruz ki evdeki kamera kayıtları hiç eve gitmediğini gösteriyor. | Open Subtitles | ونعلم أنّ سجلاّت أمنه المنزلي تُظهر أنّه لمْ يصل هناك قط. |
| Burada, doğaüstü olaylar ya da kabiliyetler gerçekçi ve olgusal bir tonda anlatılırken insan yaşamı ve tarihinin gerçek olayları fantastik bir absürtlükle ortaya çıkmaktadır. | TED | هنا توجد أحداث أو قدرات خارقة للطبيعة تُروى في إطار واقعي بأسلوب رشيق، على عكس أغلب الأحداث التاريخية التي تُظهر نفسها كخيال مبتذل غير معقول. |
| Araştırmalar sürekli bu endişeleri ortaya koyuyor. | TED | تُظهر الاستطلاعات بصورة منتظمة اهتمامات بشأن الخصوصية. |
| Eğer ben saymayı bitirene kadar kendini göstermezsen, kadın ölür. | Open Subtitles | اذا لم تُظهر نفسك عندما أنهي العد سأقتلها |
| Ancak görsellerin bunu insanlara gösterme zorunluluğu yok, bazen bu bir his de olabilir. | TED | لكن الصور لا تقتصر على إظهار أناس فقط بل قد تُظهر مشاعر أحيانًا. |
| Önerin, askerî bilgelik sergiliyor. Öyleyse, yok edilecek. | Open Subtitles | نصيحتك تُظهر حكمة عسكرية إذا و سيتم التخلص منها |
| Çatışmadan uzak kalmak için güç göstermelisin. | Open Subtitles | لذا، إنها بسيطة تُظهر القوّة لتتجنّب الصراع |
| İlişkilerin ilk üç haftasında, en iyi halini sergilemeye çabalarsın. | Open Subtitles | في الثلاثةِ أسابيع الأولى من كلّ علاقة، تحاول أن تُظهر نفسك بِأفضل نسخة. |
| Buradaki gammaz bir işaret bu kayaların nasıl oluştuğunu gösterir. | Open Subtitles | هناك دلالة شديدة هنا حيث تُظهر كيف هذه الصخور وُجدت |