| Ama aynı zamanda insanlara bazı şeyleri gelişigüzel değiştirme gücünü de verir. | Open Subtitles | لكنها أيضًا تُعطي القوة للناس, لتعديل العديد من الأشياء فقط لأسباب سطحية. |
| Geet Sethi; Şehir çocuğuna verdiğinde, çocuk da gelecekte şehrine verir. | TED | جيت سيثي:عندما تُعطي مدينة للأطفال ففي المستقبل الأطفال سيعطون المدينة. |
| Biz değil, aşk moda ve bu tip şeyler insanlara aşkı bulabilecekleri umudunu veriyor. | Open Subtitles | ليس نحن، بل الحب هو الرَّائج وهذه الكتب تُعطي الناس الأمل للحب |
| Aşağıya bak. vermek almaktan iyidir. | Open Subtitles | أنتِ، هنا فى الأسفل إنه من الأفضل أن تُعطي بدلاً من أن تأخذي. |
| Sonra da, zenginden çaldıklarının TAMAMINI fakire veriyorsun. | Open Subtitles | وعندما تسرق الأغنياء, تُعطي كل ماتسرقه إلى الفقراء. |
| Son 24 saatte bütün karar verme ayrıcalığı kaldırılmıştır ! | Open Subtitles | للـ24 ساعه التالية،كل قرارتكم التي تُعطي امتيازات قد أُزيلت |
| Acemi askere bazuka verip her yeri patlatınca şaşırma yani. | Open Subtitles | لا تُعطي المُبتدئ مدفعية قاذف وتندهش عندما تُفجر كل شيء |
| O görüntüyü polise asla vermedin, öyle değil mi, Joe? | Open Subtitles | أنت لم تُعطي ذلك الفيديو لوزارة الدفاع، أليس كذلك، (جو)؟ |
| Tavo, Bayan Pence'e şeker ölçüm cihazı verir misin? | Open Subtitles | تافو" هل يُمكنكَ أن تُعطي السيّدة "بينس" واحداً من مستلزمات حديثي الإصابة بمرض السُكري" |
| Bu Gina'ya da cinayeti işlemek için bir sebep verir. | Open Subtitles | و علاقتهم المضطربة و التي نوعًا ما تُعطي (جينا) دافع |
| NBC derinlere iner, ama ABC aynı hikâyeyi sadece 5 saniye verir. | Open Subtitles | تَتَعَمَّق مَحَطَّة (إن بي سي) بينَما تُعطي مَحَطَّة (إيه بي سي) القِصَة خَمسَة ثواني بَث فقَط |
| Pekala, bir kuşun gözleri insana değişik bir perspektif... ve değişik stratejiler veriyor. | Open Subtitles | إنَّ عيون الطائر تُعطي الرجل مُنظور مُختلف، و تخطيطات مُختلفة |
| Birleşme Günü hikâyesi insanlara umut veriyor ama şiddetten huzur geldiğini gösteriyor. | Open Subtitles | قصة يوم الوحدة تُعطي الناس أملاً ويأتي سلام بعد هذا العنف ... |
| Karım, ders veriyor. | Open Subtitles | هذه زوجتي إنها تُعطي دروس موسيقية |
| Aslına bakarsan, kasabadakilere son birkaç günde yaşananlar için izin vermek isteyebilirsin. | Open Subtitles | حقيقةً، ربّما يجِب أن تُعطي جَميع مَن في البَلدة علامة إجتياز في اليومين الماضيين. |
| İnsanlar ilk grup olan tabandaki %20'ye ne vermek istiyor? | TED | ماذا أراد الناس أن تُعطي المجموعة الأولى، ال 20% الأدنى ؟ |
| Korkma. vermek çok kolaydır | Open Subtitles | لا تكن خائفاً, من السهل جداً أن تُعطي |
| Katil iblislere bedava tavsiye veriyorsun, ama bana yardım etmeyeceksin. | Open Subtitles | أنت تُعطي الأشرار القتلة نصائح لكنك لن تساعدني |
| Neden o Gineliye benim işimi veriyorsun? | Open Subtitles | لماذا تُعطي ذلكَ الإيطالي الحقير عملي؟ |
| Sen kimsin de erkek arkadaşıma kartını veriyorsun? | Open Subtitles | ومن أنتِ حتى تُعطي بطاقتكِ لصديقي؟ |
| Gelecek 24 saat boyunca karar verme hakkın elinden alındı. | Open Subtitles | للـ24 ساعه التالية،كل قرارتكم التي تُعطي امتيازات قد أُزيلت |
| Ama dans edemeyen bir adama asla bir kılıç verme. | Open Subtitles | ولكن لا تُعطي سيف أبداً لرجل لا يستطيع القتال |
| Kedisinin ilacını verip gelecek. Sizce de şaşıracak mı? | Open Subtitles | ستأتي حالما تُعطي قطّتها الدواء |
| - Eğer mahkeme oraya gitmeni zorunlu tutuyorsa, kendi grubuna katılıp, kendi kendine tavsiye verip sonra da yatağına geri dönsen? | Open Subtitles | -إذا كانت المحكمة تُرغمك على الذهاب لا تنضم لمجموعتك و تُعطي لنفسك بعض النصائح ثم تعود للفراش؟ |
| Gidip Duke'ü kurtarın. Duke'e bir şey vermedin, değil mi? | Open Subtitles | . انت لم تُعطي لـ "دوك " اي شئ , اليس كذالك ؟ |