| Bak dostum, huzursuzluk çıkarmak istemiyorum. parasını öde ya da yerine koy. | Open Subtitles | انظر يا رجل ، لا أريد مشاحنات ادفع ثمنه أو أعده لمكانه |
| - Ama bu bizim unumuz. parasını ödedik. - Sizin ununuzdu. | Open Subtitles | ـ لكنه دقيقنا ، نحن دفعنا ثمنه ـ كان دقيقكم |
| fiyatı 400 rubleden fazlaydı, ama onlara adımı söyleyince bana güvenip verdiler. | Open Subtitles | كان ثمنه يفوق ما أملك بـ 400 روبل أعطيتهم اسمي فوثقوا بي |
| Arkadaşların, Bunun için para ödediğini düşünse bile umrunda olmamalı. | Open Subtitles | من يهتم بأن أصدقائك يعتقدون بأنك تدفع ثمنه .. ؟ |
| Doğru bir teşhis olsa gerek, Bay Keating. Hayatta her şeyin bedeli vardır. | Open Subtitles | يجوز ان تكون تلك هى العبارة الصحيحة كل شيء في الحياة له ثمنه |
| Bir daha hata yapmasan iyi olur. Yoksa bedelini ödersin. | Open Subtitles | سيتوجب عليك عدم إقتراف نفس الخطأ، أو ستدفعين ثمنه بحق |
| parasını öderim diye düşündüm. Her ay maaşımdan kesersin. | Open Subtitles | أستطيع دفع ثمنه يا أبي يمكنك خصمه من مرتبي كل شهر |
| Bu kömürü ihtiyar heyeti sipariş etti ve parasını da peşin verdi. | Open Subtitles | لجنة الشيوخ طلبت هذه الفحم ودفعت ثمنه مقدما |
| Sana ödeyeceğimi söyledim. Her zaman içtiğimin parasını öderim. | Open Subtitles | قلت لك أننى سأدفع ثمنه أنا دائما أدفع ثمن مشروباتى |
| Patronum kanyağın parasını kasaya koymayacağım sanmış. | Open Subtitles | صاحب العمل إعتقد أننى لن أضع ثمنه فى درج النقود |
| O pahalı elektronik eşya mağazalarında Bunun fiyatı ne biliyor musun? | Open Subtitles | أتعرف كم ثمنه في أحد محلات الإلكترونيات الغالية؟ |
| Eskiden beş yazardım ama artık her şeyin fiyatı arttı. | Open Subtitles | لقد كانت خمسة سابقاً، لكن كل شيء ارتفع ثمنه |
| Olmaz, fiyatı 4 dolardı, geri götürene kadar iki katı masraf yaparız. | Open Subtitles | كلّا، ثمنه 4 دولارات وسننفق ضعف المبلغ لنُرجعه. |
| Bize en pahalı keresteyi getir böylece bizden daha çok para al. | Open Subtitles | عليك أن تُحضر لنا الخشب الأعلى ثمناً وعليك تغريمنا ثمنه بعد ذلك |
| Bunun altından kalkamam.O kadar para kazandığımda, satın alacağım, söz veriyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع تحمّله، عندما أستطيع سأدفع ثمنه |
| Kazandığım herşeyin kötü bir bedeli oluyor, ve acaba değer mi diye düşünmeye başlıyorum. | Open Subtitles | كلّ ما أحقّقه أدفع ثمنه في أمور شنيعة، وبدأت في التساؤل عمّا إذا كان الأمر يستحقّ ذلك |
| Ama, bilirsin, bir bedeli var. | Open Subtitles | و لكن ، أتعلمين؟ لكل شيء ثمنه. |
| Bir şeyin bedelini ödediğinizde onun kıymetini daha iyi bildiğinizi söylerler. | Open Subtitles | يقولون بأنك أولاً تتأكد من قيمة الشيء, ثم تدفع ثمنه |
| - Efsanesi uçarsa, değeri de uçacaktır. | Open Subtitles | لا بدّ أن تتبخر تلك الأسطورة، ومعها يذهب ثمنه |
| Benden yapmamı istediğin bu değersiz şey için bedel ödediğin gün elbet gelecek. | Open Subtitles | هذا الشىء الغير مجدى الذى تجعلنى افعله سيكون هناك يوما تدفع ثمنه |
| 2,800 dolar da oldukça makul bir fiyat. | Open Subtitles | معقول للغاية و ثمنه الفان وثمانمائة دولار |
| yani sizden satın aldığımız şey- diğeri ise aldığımız üründen zevk almamızı sağlayacak ortamla ilgili olan eylem. | TED | الشيئ الذي ندفع ثمنه الآخر ينشئ السياق الذي من خلاله يمكننا الاستمتاع والتقدير لهذا المنتج |
| Durun biraz, ortada bir hata var, bu evin parası ödendi. | Open Subtitles | لحظة، هناك سوء فهم هذا المنزل دُفع ثمنه بالكامل |
| Rus Askeri Haberalma'nın içindeki hain bir gruptan 10 milyon $ değerinde birşey,... | Open Subtitles | شئ يقدر ثمنه بعشرة ملايين دولار من فصيل منشق عن المخابرات العسكرية الروسية |
| Şu anda param buna yetti. | Open Subtitles | هذا ما يمكن أن ادفع ثمنه في الوقت الراهن. |
| Üç ila beş dolar arası. Eski model, kapaklı ve kafanız kadar büyük bir cep telefonu mu istiyorsunuz? | TED | ترغب في هاتف الخلوي من الطراز القديم الذي به غطاء وبقرابة حجم رأسك؟ ثمنه 300 دولار. |