| O zaman bir yerine iki serbest dolaşan yaratığımız olacak. | Open Subtitles | ثم سيكون عندنا غريبان طليقان.. بدلا من واحد |
| İşte O zaman ağlarım. | Open Subtitles | و سأضطر للذهاب للريف بمفردي ثم سيكون هناك بكاء وقتها |
| O zaman iki kere daha geliriz yine evde olmazsanız siz bizim kargo ofisimize gelmek zorundasınız. | Open Subtitles | سنأتي مرتين آخريين، ثم سيكون عليكما المجيء لمركزنا لخدمة العملاء |
| Şimdi enstitümü Brezilya'da yapıyorum, sonra Avustralya'da olacak, sonra buraya geliyor, Kanada'ya ve her yere. | TED | حاليا، أقوم بتشييد معهدي بالبرازيل، ثم سيكون ذلك بأستراليا، ثم هنا، إلى كندا وفي كل مكان. |
| CA: Facebook'tan bir sorumuz var ve sonra mikrofonu Andrew'e vereceğiz. | TED | كريس: لدينا سؤال من فيسبوك هنا، ومن ثم سيكون المايكرفون مع أندريو. |
| Ama ben içkini kendin sipariş vermene izin versem, O zaman liderlik eden sen olursun. | Open Subtitles | والآن, لو جلستِ هناك ،وجعلتكِ تطلبين شرابكِ الخاص ومن ثم سيكون الأمر وكأنكِ أنتِ القائدة |
| Eğer Edward Margaret'i yakalar, kuleye kapatabilirse işte O zaman herşey biter. | Open Subtitles | ادوارد يستطيع التقاط مارجريت و وضعها في برج أيضاً ثم سيكون أخيراً قد إنتهى |
| O zaman şöyle içeriye bir göz atarsam itirazın olmaz. | Open Subtitles | ثم سيكون لديك أي استثناء بالنسبة لي أخذ نظرة جولة الممتلكات الخاصة بك؟ |
| Ve O zaman gerçekten kutlayacak bir şeylerimiz olur. | Open Subtitles | ومن ثم سيكون لدينا شيئاً حقيقياً للأحتفال |
| Bir saat var, O zaman arı kestirmek için burada olacak. | Open Subtitles | لدينا ساعة ثم سيكون بيكر هنا من أجل حصته |
| O zaman da bir varil dolusu kızgın yaban arımız olacak. | Open Subtitles | ثم سيكون لدينا صندوق ممتلئ بالدبابير الغاضبة. |
| Ve O zaman beni suçlayacak bir şeyiniz olacak işte. | Open Subtitles | ومن ثم سيكون أمامك شيء يُمكنكِ إتهامي به |
| O zaman bu olasılığı engellemeliyiz. | Open Subtitles | ثم سيكون لدينا للحد من الخيارات. |
| O zaman insan ırk kendi başına yüzleşmek zorunda kalacak. | Open Subtitles | ثم سيكون البشرية لمواجهتها وحدها. |
| O zaman hepiniz o çadırda ölürdünüz. | Open Subtitles | ثم سيكون لديك توفي جميع من في الخيمة. |
| O zaman Shawn'a burada olduğumu söyle. Eğer beni görmek istemez se, eyvallah. - Fakat bu ona kalmış bir şey, değil mi? | Open Subtitles | حسنا إذا , أخبري "شون" أنني هنا لرؤيته ثم سيكون الخيار له برؤيتي أو عدمها , أليس كذلك ؟ |
| sonra sanırım Port Chester'ın dışına 20 dakikalık otobüs yolculuğum daha var. | Open Subtitles | ثم سيكون لدى 20 دقيقة بالحافلة حتى تجتاز ميناء شيستر |
| Kocaman kapalı bir çarşıdır, sonra da güzel bir hamama gideriz. | Open Subtitles | السوق المغطى الكبير، من ثم سيكون عنده حمام لطيف |
| Paketleri taşıyalım, sonra sinemaya gideriz. | Open Subtitles | ساعدني في حمل الأكياس ثم سيكون بإمكننا الذهاب للسينما |
| Önce otu dene. sonra dolaptaki her şeyi ye istersen. | Open Subtitles | جرب الحشيش أولاً ، ثم سيكون بإمكانك فعل ما تشاء بالثلاجة |
| Birkaç saat midesi bulanır, sonra düzelir. | Open Subtitles | سيغيب عن الوعي لبضع ساعات ثم سيكون على ما يرام |