| Her bir kişi, bir bir mahkemenin önüne yaklaştı, şunu düşünmekten kendimi alamadım: Bu insanlar nasıl buraya geldi? | TED | بينما يقترب كل شخص واحدا تلو الآخر، أمام غرفة الجلسات، لم أستطع التوقف عن التفكير: كيف جاؤوا إلى هنا؟ |
| Az önce onlar geldi ve özellikle senin dışında bir doktor istediler. | Open Subtitles | هم فقط جاؤوا إلى هنا وسَألوا بشكل مُحدّد عن شخص ما غيرك |
| Olaydan önceki 7 saatte, 37 kişi 11. kata gelip gitmiş, | Open Subtitles | وفي السبع ساعات الماضية 37 شخصاً جاؤوا وذهبوا من الطابق 11 |
| Çocukken, buraya onu almaya gelmişler. Onu öldürmek için. | Open Subtitles | هنا حيث جاؤوا لاخذه عندما كان طفلا لقتله |
| Her taraftan Sierra Maestra Dağları'na geliyorlar. | Open Subtitles | من كل النواحي , قد جاؤوا الى جبال سييرا مايسترا |
| Teal'c ve ben, Goa'uld ile beraber gelen jaffaları izledik. | Open Subtitles | تيلك وأنا تبعنا ال الحراس الذين جاؤوا مع ال جوؤولد |
| Bu nesneyi Tahran'da görmek için, İran'da yaşayan binlerce Yahudi Tahran'a geldi. | TED | لرؤية هذا الشيء في طهران، آلاف من اليهود الذي يعيشون في إيران جاؤوا إلى طهران لرؤيته. |
| Gerçek ise; ilerleyen haftalar ve aylarda yüz binlerce kişi sergiyi görmeye geldi. | TED | لكن حقيقةً، في الأسابيع والأشهر التي تلتها مئات الألاف من الزوار، جاؤوا ليحضروا العرض |
| Epey sonra, biryerlerden birkaç çiftçi geldi ve sopalarla bizi dövdüler. | Open Subtitles | قريباً،مزارعون بالعصي جاؤوا مِنْ مكان ما وَضْربُونا |
| Eve gelip beni tutukladılar ve beni Ciddi Suçlar Birimi'ne getirdiler. | Open Subtitles | لقد جاؤوا لمنزلي وألقوا القبض عليَّ وقاموا بإحضاري لـوحدة الجرائم الخطيرة |
| Güneyden gelip kaçışımızı engellemeye çalışıyorlar. | Open Subtitles | لقد جاؤوا إلى الشرق قادمين من الجنوب محاولين قطع طريق هروبنا |
| Listedeki dört hasta iş saatleri dışında ofise gelmişler. | Open Subtitles | وجدت شيئَأ أربعة مرضى خارج القائمة جاؤوا بعد ساعات من عملياتهم |
| Buraya bir yıl önce gelmişler yaklaşık bir ay önce de, paralı evleri soymaya başladılar. | Open Subtitles | جاؤوا إلى هنا قبل سنة، يتم سرقة منازل الأثرياء حوالي مرة في الشهر. |
| Anjali, evimize ilk kez geliyorlar... yiyecek birşeyler ikram etsene. | Open Subtitles | انجلي جاؤوا إلى بيتنا للمرة الأولى. أحضري شيئا ليأكلوة |
| Ama 94 yaşında öldüğünde, onun için yas tutmaya gelen insanlar yüzünden polis, mahallesinin sokaklarını kapatmak zorunda kaldı. | TED | ولكن عندما توفي في عمر 94، اضطرت الشرطة أن تغلق شوارع حيه لاستيعاب حشود الناس الذين جاؤوا لتعزيته. |
| Çocuklarımız için geldiklerini, evlerimiz yıkılana kadar onları kara boyunca dağıttıklarını? | TED | بأنهم جاؤوا لأطفالنا، ليشتتوهم في القارة حتى تغرق منازلنا؟ |
| Bu platformu yaratarak bizden önce gelmiş milyarca insanın konakladığı milyonlarca yer bulacağız. | TED | عن طريق إنشاء هذه المنصة، سوف نجد ملايين الأماكن المليئة بمليارات الناس الذين جاؤوا قبلنا. |
| Bu insanlar Belçika'ya kaçabilmek için ondan paralarını almaya gelenler. | Open Subtitles | كل أولئك الرجال جاؤوا إليه بمالهم لكي يهربوا إلى بلجيكا |
| Umarım geldikleri yere geri dönerler ve onu yalnız bırakırlar. | Open Subtitles | أتمنّى بأنّهم فقط أعود إلى حيثما جاؤوا من ويتركوه بدون تدخّل. |
| 6 Avrupa ülkesinden temsilciler Avrupa Birliği'ni kuracak anlaşmayı imzalamak için Roma'ya gelmişlerdi. | TED | ممثلون عن ست دول أوروبية جاؤوا إلى روما لتوقيع ميثاق انشاء الإتحاد الأوروبي |
| Dinle... ya mahkeme celbi ve metal testerelerle gelirlerse? | Open Subtitles | إفترض أنهم جاؤوا بمذكرات الاستدعاء و المناشير |
| Paris'in her tarafından müdavimler, sınıf farkı ayırt etmeksizin bu gösterişli eğlence ve hovardalık etmek için geliyorlardı. | Open Subtitles | الزوارالدائمونمن جميعأنحاءباريس, بغض النظر عن طبقتهم... جاؤوا من أجل المتعة و المرح... ... |
| Buraya geldiklerinde birçok kişi onları suçlu gençler olarak görüyordu. | Open Subtitles | عندما جاؤوا في هنا الكثير من الناس فكروا بهم كمجرمون وجانحون. |
| Roxbury'deki dedektifler beni almaya gelmişti bir keresinde. 9 kişi yolladılar. | Open Subtitles | كما في الحقائب محققوا " روكسبوري " جاؤوا إلي ذات مرة |