| Herkes sepetin içinde otururken ben balonun üstündeydim, skysurf kayağımla aşağıya kaymaya hazırlanıyordum. | TED | الكل جالس في السلة وأنا كنت على أعلى البالون جاهز لكي أتزلج للأسفل بلوح تزلجي |
| Hatta şu anda siz bu odada otururken karanlık madde partikülleri vücudunuzun içinden geçiyor olabilir. | TED | في الواقع، على الأرجح تتخلل جزيئات المادة المظلمة جسدك الآن بينما أنت جالس في هذه الغرفة. |
| - Dayanılan. 11 Nisan günü, PSB nin arabasında otururken, bana ve avukatıma saldırmadınız mı ? Hayır. | Open Subtitles | في الحادى عشر من أبريل, عندما كنت جالس في سيارة الشرطة, ألم تهاجمني أنا و محاميتي ؟ |
| Sonrasında ise, sadece lokantada yanık bir parmakla oturan bir aptalsınızdır. | Open Subtitles | بعد ذالك, انت فقط شخص غبي جالس في المطعم مع أصبع محروق |
| Masanın karşısında oturan normal bir insanım işte. | Open Subtitles | مجرد شخص عادي جالس في الناحيه الاخري من مائدتك |
| Dolayısıyla soyunma odasında oturuyor ve dizlerimi bantlıyordum. | Open Subtitles | أنا جالس في غرفة الخزانات مقيد ركبتي بالشريط الاصق |
| Ortada oturuyor ve kırmızı kravat mı takıyorum? | Open Subtitles | هل أنا جالس في الوسط وأضع ربطة عنق حمراء؟ |
| Çocuklar, dün akşam evde otururken birdenbire bir uzaydınlanma yaşadım. | Open Subtitles | رفاق ، كنت جالس في المنزل الليلة السابقة وعلى حين غرةٍ جائني إلهام |
| Personel seni ameliyathanede hiçbir şey olmamış gibi otururken görünce ne düşünecek? | Open Subtitles | إسمع ، كيف سيبدو الأمر إذا رآك طاقم الجرّاحين و أنتَ جالس في غرفة العمليّات و كأنّ شيئاً لم يحصل ؟ |
| Vernon'un ofisinde otururken düşünebildiğim tek şey Larry'nin babasıydı. | Open Subtitles | عندما كنت جالس في مكتب " فيرنو كل ما أستطعت التفكير فية كان والد " ليري |
| Kendi halimde sınıfla otururken Sue kasırgası geldi... | Open Subtitles | -وأنا جالس في صف المهارات الحياتية منكبا على حالي، إذ بإعصار (سو) يهب |
| "Polis karakolunda otururken. " | Open Subtitles | "جالس في مركز الشرطة للواجب" |
| "Polis karakolunda otururken. " | Open Subtitles | "جالس في مركز الشرطة" |
| Gözleri güneşte oturan yaşlı öküzünkine benziyor. | Open Subtitles | لديه عيون تشبه عيون ثور كهل جالس في الشمس |
| Tüm gün arabanın içinde oturan bir ajandan. | Open Subtitles | جاسوس جالس في السيارة اليوم كله. |
| Sokakta oturan bir çocuk vardı. | Open Subtitles | كان هناك ذلك الفتى، وهو جالس في الشارع |
| Köşede oturan Sartre. | Open Subtitles | (سارتر) جالس في الزاوية. |
| Bu adam ve Dukakis aptal miğferleriyle bir tankın üzerinde oturuyor olacaklar. | Open Subtitles | هو ودوكاكيس بخوذته السخيفة وهو جالس في دبابته سوف يهزمونك هذه المرة يا أبي |
| Tutarlı tek ipucumuz sorgulama odasında oturuyor. | Open Subtitles | الخيط الوحيد القيّم جالس في غرفة استجوابنا |
| Masanda oturuyor. Seninle sevgilinle öpüşüyor, ailenle masanda yemek yiyor. | Open Subtitles | وهو جالس في مكتبك، ويقبل حبيبتك أو يفعل شيئًا مع عائلتك |
| Ve bu kişi o odada oturuyor. | Open Subtitles | وهذا الشخص جالس في الغرفة هناك |