| Doğru ya, unutmuşum. Bir Andrews'a çiğ havuç ikram etmek ha. | Open Subtitles | عندق حق , لقد نسيت مجرد فكرة عرض جزرة نيئة على الأنسة اندرسون |
| Sokak arabalarla dolu, nefes alacak hava kalmadı artık çim bitmiyor, bahçede havuç yetişmiyor. | Open Subtitles | ليس هناك نفس من الهواء النقي في المنطقة المجاورة العشب لم يعد ينمو لا يمكنكي أن تزرعي جزرة في الساحة الخلفية |
| Demek bu yüzden küpeli havuç gibi giyiniyorsun. | Open Subtitles | و ما عيب ثيابى؟ تبدو مثل جزرة ترتدى أقراطا |
| Bir havuç takılmış koca bir çamur yığınına benziyor. | Open Subtitles | ككتلة ترابية كبيرة مع جزرة ناتئة منها ترهات |
| Yediği tekmelerden söz edecek, ben de ona havuç vereceğim. | Open Subtitles | سيخبرني عن الضربات التي تلقاها و سوف أعطيه جزرة |
| Deliklere ulaşabilmek için, havuç kullanacağım. | Open Subtitles | بمد أصبعك في هذه الثقوب أو باستخدام جزرة |
| Oyulmuş havuç sapıyla yapılmış bir valf yerleştiririz. | Open Subtitles | نغير الصمام باستخدام جزرة مجوفة , لكن من الحين للآخر |
| Öyle görünüyor ki sidikyoluna havuç sokmaman gerekiyormuş. | Open Subtitles | يبدو أنه ليس من المفترض أن تحشر جزرة في مجرى بولك |
| Ben seni bir insan olarak görüp seninle konuşabilirken geriye kalan herkes seni havuç olarak görüyor. | Open Subtitles | الطريقة التى اراك و احدثك بها و كأنك انسان , بينما يراك الجميع على انك جزرة |
| Siksen bir havuç daha doğramayacağım orospu çocuğu. | Open Subtitles | عليك قتلي الآن قبل أن أقشر جزرة أخرى، أيها الوغد |
| Bu adam senin küçük, şirin, Brezilyalı burnunun önüne bir havuç sarkıtıyor. | Open Subtitles | هذا الرجل، انه لتتدلى جزرة أمام تلك لطيف الأنف البرازيلي القليل من يدكم. |
| O adam neden havuç? | Open Subtitles | لماذا ذلك الرجل يرتدي زي جزرة ؟ لم يعد لديهم ملابس شرطة |
| İçinde et bile yok. Bu sadece havuç. | Open Subtitles | لا يوجد أي لحم بالداخل حتى إنها مجرد جزرة |
| Bir tanesine havuç koymuş, bir tanesine yumurta ve sonuncusuna da öğütülmüş kahve çekirdeği. | Open Subtitles | وضعت جزرة في وعاء وبيضة في الآخر وحبوب القهوة في الأخير. |
| Aldın mı almadın mı bilmiyorum ama sana bir havuç fotoğrafı göndermişti. | Open Subtitles | ولا أعرف إن وصلتك أم لا لكنها أرسلت لك صورة جزرة |
| Kurabiye yerine havuç yediğiniz her sefer, sinema yerine spor salonuna her gidişiniz kendi sağlığınıza yaptığınız maliyetli bir yatırımdır. | TED | كل مرة تتناول فيها جزرة عوضاً عن بسكويت كل مرة تذهب فيها لصالة الرياضة عوضاً عن الذهاب للسينما هذه الأمور تشكل استثماراً مكلفاً في صحتك |
| Anne, ona sağlıklı bir şeyler, havuç falan yedir. | Open Subtitles | أمي , هيا , شئ صحي اعني , جزرة أو شئ |
| Önümde bir havuç ve arkamda bir değnek olmalı. | Open Subtitles | احتاج الى جزرة معلقة امامي مع عصا خلفي |
| Bir havucu paramparça edersin. Şuna bak. | Open Subtitles | يمكنك أن تزق جزرة أنظروا إلى هذا |
| Kimsenin 14 yaşına kadar yatağınızı ıslattığını veya kızlık zarınızı bir havuçla bozduğunuzu bilmedikleri yere. | Open Subtitles | حيث لا احد يعلم انك كنت تبلل فراشك حتى الرابعة عشر او انك فقدتي عذريتك بسبب جزرة. |
| Küçük havuçmuş gibi yedi onu. | Open Subtitles | لقد إلتهمه وكأنه جزرة صغيرة |
| Bir keresinde yanlışlıkla bir havuca oturmuştum. | Open Subtitles | لقد جلس على جزرة ذات مرة بالمصادفة |