| Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki veri toplama işi günün 24 saati, haftanın yedi günü, yılın 365 günü yapılıyor. | TED | نحن نعيش في عالم حيث جمع البيانات يحدث على مدار 24 ساعة في اليوم، سبعة أيام في الأسبوع، 365 يومًا في السنة. |
| Seçtiği hedefler hep hükümet askeri ve veri toplama şirketleri. | Open Subtitles | الأهداف التي اختارها كلّها حُكوميّة، عسكريّة، وشركات جمع البيانات. |
| Dövme veritabanını gizli bir NSA veri toplama programına bağladım. | Open Subtitles | أنا ربط قاعدة بيانات وشم لبرنامج سري وكالة الأمن القومي جمع البيانات. |
| NASA'nın 70'lerden önce veri toplasın diye gönderdiği insansız bir uyduydu. | Open Subtitles | إنه كان قمر صناعي أرسلته "ناسا" في بداية السبعينات في مهمة جمع البيانات. |
| NASA'nın 70'lerden önce veri toplasın diye gönderdiği insansız bir uyduydu. | Open Subtitles | إنه كان قمر صناعي أرسلته "ناسا" في بداية السبعينات في مهمة جمع البيانات. |
| Üstelik her servis sağlayıcısından data toplamanın başladığı tarihe dair detaylar bile verilmiş. | TED | حتى انهم تحصلوا على بيانات محدده عندما ابتداء جمع البيانات لكل مقدم خدمات |
| (Alkışlar) Uyuşturucu vakasında ise konuyu çevreleyen tüm bu korku ve önyargının üstesinden gelmek için mevcut uyuşturucu politikalarının bu mücadeleye uyuşturucuların kendinden daha fazla zarar verdiğini gösteren veriler topladık ve paylaştık. İnsanlar da bunu anlamaya başlıyor. | TED | (تصفيق ) وفيما يتعلق بمشكل المخدرات، فمن أجل القضاء على هذا الخوف والتحيز الملازم لهذه القضية، فقد تمكنا من جمع البيانات الحالية التي تظهر بأن سياسات المخدرات هذه الأيام تسبب أضراراً أكثر من استخدام المخدرات بحد ذاتها، فبدأ الناس بتفهم هذه الأمور. |
| Bu harita, PRISM'e veri toplamak için kullandıkları kablolan gösteriyor. | Open Subtitles | الخريطة تظهر الكابيلات التي استخدموها في جمع البيانات لـ"بريسم". |
| Birkaç toplantıya katılmam, birkaç hasta bulmam ve verileri takip etmem. | Open Subtitles | ـ بعض الأجتماعات, تجنيد مرضى, جمع البيانات |
| Safecast olayında, üç sene önce bir grup amatör bu işe başladığımızda, grup olarak muhtemelen herhangi bir organizasyondan veri toplama, veri yayınlama ve halk bilimi yapma konusunda daha fazla şey biliyorduk. | TED | في حالة "safecast" كنا مجموعة من الهواة عندما بدأنا منذ ثلاثة سنوات، وأود أن أناقش فكرة أننا كمجموعة كنا نعرف أكثر من أي منظمة حول كيفية جمع البيانات ونشرها واعلام المواطن. |
| Herhangi birimiz ya da hepimiz hakkında bilgi, data ya da bağlantıları izleyebilme becerilerini yaz boyunca yapılan açıklamalardan ve basına sızanlardan duyduk, batılı istihbarat kurumları, çoğunlukla Amerikan istihbarat kurumları, dünyanın geri kalanını gözetliyor. | TED | اتضح أن القدرة على جمع البيانات والمعلومات والاتصالات عن ابتداء اي منا و كلنا هو بالضبط ما منا نسمع عنه طوال فصل الصيف من خلال الكشف و التسريبات عن وكالات الاستخبارات الغربية في الغالب وكالات المخابرات الامريكية، تتفرج على بقية العالم. |
| Üst veri toplamak artık kâfi değil. | Open Subtitles | .جمع البيانات لم يعد كافيًا لدينا |
| Birkaç toplantıya katılmam, birkaç hasta bulmam ve verileri takip etmem. | Open Subtitles | ـ بعض الأجتماعات, تجنيد مرضى, جمع البيانات |